حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
No: RD-BA-2025-MB-TR-17 |
H. 8 Safer 1447 M. Cumartesi, 02 Ağustos 2025 |
Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedî “İki devletli çözüme alternatifi olan varsa buyursun söylesin!” Hizb-ut Tahrir Şeri ve Uygulanabilir Çözümünü Sunmuştur ve Hâlâ Aynı Kararlılıkla Sunmaya Devam Etmektedir
Ürdün Dışişleri Bakanı ‘iki devletli çözüme alternatifi olan varsa buyursun söylesin ‘ derken, gerçekten samimi mi, yoksa laf olsun diye mi söylüyor?
Çünkü bu sözleri söylediği yer oldukça manidar: 28 Temmuz 2025’te, New York’ta, Suudi Arabistan ve Fransa gibi ülkelerin yönettiği ve adında bile ‘iki devletli çözümün uygulanması’ geçen bir Birleşmiş Milletler konferansı. Eymen Es Safedi bu sözleri, 28 Temmuz 2025’te Suudi Arabistan ve Fransa’nın ortak başkanlığında New York’taki BM Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen ‘Filistin Meselesine Barışçıl Çözüm ve İki Devlet Modelinin Uygulanması’ konferansının ana oturumunda sarf etti.
Aslında, o ucube Yahudi varlığının güvenliğini sağlamayı amaçlayan çözümü Ürdün halkına ve tüm İslam alemine dayatan, Ürdün rejiminin ta kendisidir. Zaten Filistin meselesinde tek bir referansınız var: Rejiminizin can dostu Amerika! Yani, Yahudi varlığının müttefiki, onu yaşatmaya ve korumaya yeminli olan Amerika! Yani, Gazze’deki soykırım ve açlık savaşının suç ortağı olan Amerika!
Peki, Ürdün’de ‘iki devletli çözüm’ dışında bir fikir öne sürenlerin sonu ne oluyor? Filistin davasının en başından beri, bu ülkenin kendi halkı, ilkeli siyasetçileri veya samimi aktivistleri ne zaman farklı bir çözüm önerse, sizden gördükleri muamele hep aynı: Tutuklama, işkence, Devlet Güvenlik Mahkemeleri ve en hafif tabirle ‘rejimi yıkmaya teşvik’ suçlamasıyla hapis! Yoksa bu rejimin bekası, düşmanlarının dayattığı çözümlere kulluk etmeye mi bağlı?
Artık şu gerçeği görün: Yıllardır denediğiniz bütün siyasi projeler iflas etmiştir ve ülkeyi de halkı da utanç verici bir duruma düşürmüştür. Bu projeler sizin ümmet düşmanı Yahudi varlığı ve sömürgeci Batı’ya (Amerika ve Avrupa’ya) kölelik etmeye yemin etmiş birileri olduğunuzu kanıtlamıştır. ‘İki devletli çözüm’ gibi sahte önerileriniz, gerçek çözümün yerini asla tutamaz. Gerçek çözüm ise bellidir: Allah yolunda cihat, İslam Devleti’nin yeniden kuruluşu ve Allah’ın kanunlarının uygulanmasıdır. İşte ancak bu çözüm, halkı ve ülkeyi, ‘barış içinde yaşayalım, güvenliklerini koruyalım’ dediğiniz o zalimlerin elinden kurtarabilir.
Fakat heyhat, heyhat! Sizin ne bu ümmetle bir bağınız var, ne de bu ümmetin sizinle. Çünkü sizi başımıza bela edenler, halka boyun eğdirmekten başka bir şey sunmayasınız diye sizi o koltuklara oturtan sömürgeci Batı’dır. Eğer zerre kadar dürüst olsaydınız, hem aşağılık Yahudilerin hem de kendi müttefikiniz ABD’nin bu ‘iki devletli çözüm’ masalına inanmadığını görürdünüz. Hatta ABD Dışişleri, sizin New York’ta katıldığınız o konferans için açıkça ‘diplomasiye zarar veren bir propaganda’ dedi. Hal böyleyken, kimin adına bu beyhude çabayı sürdürüyorsunuz? ABD bile, ‘iki devletli çözüm’ fikrine karşı çıkarak Yahudi varlığını desteklemektedir. Hal böyleyken, siz neden hâlâ bu iflas etmiş çözümü savunmaya devam ediyorsunuz? Neden, hala gerçekte var olmayan ‘hayali’ bir Filistin devletini tanıyacaklar diye birkaç Avrupa ülkesine umut bağlıyorsunuz? Yoksa işin içinde bambaşka bir plan mı var? Bu sürece katılarak, aslında hem Filistin hem de Ürdün halkını aldatmaya ve Filistin davasını bitirmeye mi çalışıyorsunuz? Ya da ya aldatmacalı bir göçle ya da Batı Şeria’dakilere bir ‘Ürdün pasaportu’ vererek Yahudilerin bitmek bilmeyen hırslarını tatmin etmek mi istiyorsunuz?
Diyelim ki derdiniz gerçekten de ‘iki devletli çözüm’. İyi de, bunu Yahudi varlığına ve Amerika’ya kabul ettirecek gücünüz var mı? Sizin elinizdeki en büyük güç, bizzat kendi bakanınızın ‘ölü’ dediği uluslararası hukuka gidip şikâyet etmek ve kınamaktan ibaret. Artık gerçeği görün, yolun sonuna geldiniz ve önünüzde sadece iki seçenek var: Ya, en azından savunduğunuzu iddia ederken onurunu ayaklar altına aldığınız Ürdün’ün egemenliğini korumak için Yahudi varlığını güçle yani savaşla dize getirmek ya da ya da boyun eğip teslim olmak!
Bakanın süslü ama boş laflardaki ustalığına diyecek yok. Ama bu sözler, en zayıf ülkelerin bile ağzına almaktan utanacağı türden. Örneğin, bakan ‘Dünyanın, iki devletli çözüme karşı çıkan İsrail’e karşı harekete geçme vakti geldi’ diyor. İnsan sormadan edemiyor: Bakan hangi ‘dünya’dan bahsediyor? Yahudi varlığının yaptıklarına sesini çıkarmayan, hatta Gazze’nin öldürülmesine ve aç bırakılmasına ortak olan dünyadan mı?
Eğer bu ümmeti Batı sömürgeciliğinin pençesinden ve onun uygarlık, siyaset, askerî, ekonomi hegemonyasından kurtarmak, Yahudi varlığının kökünü kazımak gibi bir umudumuz varsa, bu umudu gerçeğe dönüştürecek tek bir yol vardır: Halkın kalbindeki duygusal birliğin yanı sıra, yeryüzünde kurulacak somut, fiziki bir İslami birliktir. İşte Hizb-ut Tahrir olarak biz, tam da bu birlik için çalışıyoruz. Bu birlik için Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurmaya çalışıyoruz. Çünkü bu ümmetin on yıllardır çektiği çileden kurtulmasının tek gerçek yolu Hilafettir. Zaten Batı’nın korktuğu ve engellemek için savaştığı şey de budur. Onlar bu savaşı ya doğrudan veriyorlar ya da sizin rejimlerinizin yıllardır peşinden koştuğu ‘iki devletli çözüm’ gibi sahte ve teslimiyetçi çözümleri dayatarak veriyorlar. Bu çözümün gerçek bir jeopolitik zemini yoktur, Avrupa’nın herhangi bir ülkesinin tanıması da durumu değiştirmez. Eğer samimiyseniz, işte gerçek çözüm karşınızda, gidin yöneticilerinize anlatın! Yok değilseniz, o zaman sizin bu ‘alternatif var mı?’ sorunuz da, o ölü uluslararası sistemin kürsülerinde gevelediğiniz boş laflardan biridir, hepsi bu!
Gerçek, samimi, İslami ve uygulanabilir tek bir çözüm var: O da Hizb-ut Tahrir’in kurulduğu günden beri sunduğu çözümdür. Biz, halkına asla yalan söylemeyen bir öncüyüz. Biz bu çözümü, bedeli herkes için çok daha azken, sizin ihanet politikalarınız ve dışa bağımlılığınız yüzünden işler bu kadar sarpa sarmadan çok önce hem size hem de bölge halklarına anlattık. Çözümümüz gayet açık: Orduları harekete geçirmek, Yahudi varlığıyla savaşmak, tüm Filistin’i onların şerrinden temizlemek ve insanların onlara verdiği destek ipini kesip atmaktır!
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَذِكْرَى لِمَنْ كَانَ لَهُ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ“Şüphesiz ki bunda kalbi olan yahut hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır.” [Kâf 37]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Ürdün Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: http://www.hizb-jordan.org/ |
E-Mail: info@hizb-jordan.org |