Logo
Bu sayfayı yazdır
Trump'ın Gazze Halkının Yerinden Edilmesiyle İlgili Açıklamaları, Ülkelerimizi Yöneten Ajan Rejimleri İfşa Ediyor

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Trump'ın Gazze Halkının Yerinden Edilmesiyle İlgili Açıklamaları, Ülkelerimizi Yöneten Ajan Rejimleri İfşa Ediyor

Haber:

7 Eylül 2025 Pazar günü el-Mısri el-Yevm'in internet sitesinde yer alan habere göre, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Refah geçiş noktasının Filistinlileri yerinden etmek için bir çıkış olmayacağını, aksine bireylerin Gazze'ye girişi ve insani ve tıbbi yardımlarla sınırlı kalacağını vurguladı.Mısır'ın yayılmacı politikaları ve açlığı bir silah olarak kullanmayı reddettiğini yineleyen bakan, acil ateşkes ve saldırıyı durdurmak için ABD'nin önerisini kabul etmenin gerekliliğini vurguladı.Barışı sağlamanın tek çözümünün, 1967 sınırları içinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulması olduğunu belirterek yerinden edilmenin Mısır, Ürdün ve Arap ülkeleri için kırmızı çizgi olduğunu ve bu konunun aşılmasına müsamaha gösterilmeyecek kırmızı çizgi olduğunu vurguladı.

Yorum:

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati'nin “Filistin halkını yerinden etmek isteyenlerin beş başka geçiş noktası var ancak Mısır bu tarihi sorumluluğu üstlenmeyecektir” şeklindeki açıklaması geniş çapta bir tartışma yaratmıştır. Bakan bu açıklamayla, Mısır'ın kendi topraklarından geçişi kesin olarak reddettiğini göstermek istedi ancak Mısır rejiminin politikalarının gerçekliği ve doğası daha yakından incelendiğinde bu reddedişin, ideolojik bir tutumun veya Filistin davasına yönelik şerî ve siyasi bağlılığın bir ifadesi olmaktan ziyade Amerikan yönetiminin krizi ele alış biçiminin bir parçası olduğu ortaya çıkmaktadır.

Gazze'ye yönelik son savaşın patlak vermesinden bu yana Mısır'ın gerçek rolünün, kuşatmaya ortak olduğu, silahların girişini engellediği, sınırları kontrol ettiği ve Yahudi varlığını Sina veya Mısır halkından gelecek olası herhangi bir hareketten koruduğu ortaya çıkmıştır. Zira Mısır, Yahudi varlığı ve Amerika'nın izin verdiği ölçü hariç gıda ve tıbbi malzemelerin geçişine izin vermek için Refah geçişini kesinlikle açmamış, aksine Gazze halkının açlık çekmesinin tanığı ve ortağı olmuş, bu da onları hayvan yemi yemeye zorlarken yüzlerce kamyon geçiş kapısında sıraya girmiş olup sadece işgalin şartlarına göre girişine izin verilmektedir.

Bundan dolayı Mısır rejiminin Gazze halkının Refah sınırını geçmesine izin vermemesi, Gazze'yi savunmak için değil, aksine bir takım temel hususlardan dolayıdır ki bunlardan bazıları şunlardır:

1- Amerikan yönetimi: Amerika, Gazze ve Batı Şeria'daki siyasi sahnenin tamamen çökmesine yol açacak ve meselenin kontrol edilmesi zor bir mülteci krizine dönüştürecek, dolayısıyla Yahudi varlığının güvenliğini tehdit edecek kitlesel bir yerinden edilmeyi istemiyor. Dolayısıyla Mısır rejimi bağımsız bir egemen karar çerçevesinde değil, Amerika Birleşik Devletleri tarafından çizilen sınırlar içinde hareket etmektedir.

2- Mısır halkından korkmak: Rejim, mücadele ve cihada sımsıkı sarılan yüzbinlerce Gazze halkının girişinin, zaten ekonomik ve siyasi baskının acısını çeken Mısırlıların kalplerine canlı bir direniş ruhu ihraç edeceğinin farkındadır. İşte rejim bundan korkuyor; çünkü Gazze'deki mücahitlerin Mısır halkıyla karışmasının Yahudilere karşı cihat ruhunu yeniden canlandıracağını biliyor.

3- İnsanların önünde skandal çıkmasından korkmak: Şayet rejim yerinden edilmeye kapı açarsa, rejimin kuşatmaya ortak olma işinin ifşa olmasının ardından Gazze'yi Yahudilere teslim etmede de açık bir ortak olmuş olacaktır. Bu nedenle rejim, Gazze'yi destekleyen herhangi bir askeri veya halk hareketini engellemek gibi daha tehlikeli bir role devam ederken yerinden edilmeyi reddetme söyleminin arkasına saklanıyor.

Filistin meselesi, sömürgecinin çizdiği sınırlara ve gerek Refah geçişine gerekse de işgalin geçişlerine kıyas edilemez. Filistin toprakları, Müslümanların kanlarıyla fethedilen haraci İslam toprağı olup bu topraklar sadece Filistin halkının değil, tüm ümmetin mülküdür. Nitekim Şafii Rahimehullah şöyle demiştir: “Zor kullanılarak fethedilen topraklar, tüm Müslümanlara aittir.” İbn Kudame de şöyle demiştir: “Zor kullanılarak alınan toprakların mülk edinilmesi ve satılması caiz değildir; çünkü bunlar, Müslümanlar için bir vakıf haline gelmiştir.” Dolayısıyla bu topraklar, tüm ümmetin boynunda bir emanettir.

Nitekim şeriat, işgale maruz kalan herhangi bir İslam toprağını savunmayı Müslümanların üzerine farz kıldığı gibi aynı zamanda onu savunmayı farz-ı ayn kılmıştır. Nevevi şöyle demiştir: Şayet kâfirler Müslümanların beldelerinden birine girerse, o zaman cihad her Müslümanın üzerine farz-ı ayn'dır. Maverdi de şunu vurgulamıştır: “Cihad farz-ı kifayedir, ancak kafirler bir beldeye inerse, o zaman herkes için farz olur.” Bu nedenle Mısır ve ordusunun görevi, Yahudileri korumak veya Gazze halkından bir lokma ekmeği kısıtlamak için sınırda beklemek değil, yakınlıkları ve güçleri nedeniyle Filistin'i tamamen kurtarmak için derhal harekete geçmektir.

Filistin'in ve ümmetin karşı karşıya olduğu tüm krizler, Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafet olan birleştirici bir devletin yokluğuyla bağlantılıdır. Şayet Müslümanların, Mutasım, Selahaddin Eyyubi ve Fatih Sultan Mehmet'in yaptığı gibi orduları harekete geçirecek bir Halifesi olsaydı, Gazze kuşatma altında ve Kudüs de işgal altında kalmazdı. Bugün ümmetin görevi, Müslümanların saflarını birleştirecek, enerjilerini harekete geçirecek, topraklarını kurtaracak ve Filistin'e yardım etmeyi, uzlaşmayı kabul etmeyen merkezi bir mesele haline getirecek Hilafetin kurulması için çalışmaktır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Said Fazıl - Mısır

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.