حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
Medya Bürosu
No: SR-BA-2025-MB-TR-13 |
H. 18 Muharrem 1447 M. Pazar, 13 Temmuz 2025 |
Azerbaycan Ziyareti, Ne Yazık ki Yahudi Varlığıyla Normalleşme Yolunda Atılmış Bir Adımdır! Bu Adım, Ümmet-i Muhammed’in Bağrına Saplanan Zehirli Bir Hançerdir!
Fransa Basın Ajansı’nın (AFP) aktardığına göre, Şam’da görevli diplomatik bir kaynak cumartesi günü yaptığı açıklamada, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara’nın Azerbaycan ziyareti kapsamında Bakü’de Suriyeli bir yetkili ile “İsrailli” bir yetkili arasında doğrudan görüşme gerçekleşeceğini bildirdi.
Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan ancak isminin açıklanmasını istemeyen kaynak, ‘Eş Şarâ’nın Bakü’ye yapacağı ziyaret marjında Suriyeli bir yetkili ile “İsrailli” bir yetkili arasında bir görüşme gerçekleşeceğini, ancak eş Şarâ’nın bu görüşmede yer almayacağını vurguladı.
Kaynak, görüşmelerde, 7 aydan fazla bir süre önce Beşşar Esed rejiminin yıkılmasının ardından Suriye’nin güneyindeki bazı noktalara sızan Yahudi varlığının “Suriye’deki yeni askeri varlığı” konusunun ele alınacağını ifade etti.
Şam yönetimi doğrudan görüşmeler yapılacağını resmi olarak teyit etmese de, Suriyeli yetkililer Aralık ayında iktidara geldiklerinden bu yana Yahudi varlığı ile dolaylı müzakereler yürütüldüğünü kabul etti. Bu temasların gerekçesi ise Yahudi varlığının son aylardaki yüzlerce hava saldırısıyla tırmandırdığı gerilimi düşürme çabası olarak açıklandı.
Suriye’deki geçiş dönemi yönetimi ile Yahudi varlığı arasında normalleşme seçeneğini hayata geçirmeye yönelik adımlar atıldığına dair artan çok sayıda gösterge bulunuyor. Bu ziyaretlerin arkasındaki örtülü ajandalar, tek bir merkezî hedefte kesişiyor: işgalci Yahudi varlığını bir devlet olarak meşrulaştırmak ve Allah’ın zorba Beşşar rejiminin devrilmesiyle onurlandırdığı Şam halkının zaferini dört gözle bekleyen Mübarek Toprak, özellikle de Gazze halkının yüreğine ağır bir darbe indirmek! Tüm bunlara ek olarak, bir zamanlar devrime ve onun sloganlarına büyük bir saygıyla bakan ümmetin geri kalan iradesinin de boyunduruk altına alınması söz konusudur. Bugün ümmet, olan bitenlerin, kendi beklentilerinden, devrimin sloganlarından ve temel prensiplerinden fersah fersah uzak olduğuna inanıyor.
Yahudi varlığı ile normalleşme, ümmetin iradesini kırmak ve ona ölümcül bir hançer saplamak demektir.
Artık basiret ve feraset sahibi herkes için, normalleşme olgusunun “siyasi bir gereklilik” ya da “taktiksel bir manevra” olmadığı malumdur. Tam tersine normalleşme, ardı arkası kesilmeyen bir çöküş ve düşüş, eşi benzeri görülmemiş bir hezimettir; dünyada zillet, ahirette ise tam bir hüsrandır. Her şeyden önce Allah’a, Rasûlü’ne, şehitlerin kanına ve sadıkların fedakârlıklarına bir ihanettir! Ümmetin değişmez sabitelerine karşı bir darbedir! Ümmeti “Abrahim Anlaşmaları” zilletiyle uyumlu hale getirip uysallaştırma ve Yahudilerle olan mücadeleyi bir varoluş savaşından basit bir sınır kavgasına indirgeme gayretidir!
Bu kaygan zemine ve dipsiz uçuruma doğru yürüyenler, insan ve taş demeden her şeyi yakıp yıkan katliam ve suç makinesine karşı direniş sergilediğimiz devrim yılları sırasında Yahudi varlığının, özellikle eski rejimin yandaşlarının Yahudilerle olan ilişkilerinin ortaya çıkmasından sonra eski rejime güvenlik ve istihbarat desteği sağlayarak kritik bir rol oynadığını unutmamalıdırlar.
Bütün bunlara yanıtımız uzlaşmak ve normalleşmek mi olacak yoksa hemen Rabb’imizin emrine uyup Gazze’deki kardeşlerimizin yardımına koşmak mı olacak?
Bizler, yaşanmakta olan bu tehlikeli gidişata karşı uyarıyor ve şehitler, esirler, sürgünler vererek kahramanlık, sabır ve fedakârlık destanları yazan Şam devriminin onurlu halkını, devrik suç rejiminin onlarca yıldır ilan etmeye dahi cesaret edemediği normalleşme bataklığına sürüklenmeleri karşısında sessiz kalmamaya davet ediyoruz!
Normalleşme, bir ihanettir! Tehlikeli bir tuzaktır! Ve bu yola girenin de, propagandasını yapanın da, karşısında susanın da alnına sürülmüş bir utanç lekesidir! İşte bu yüzden, bugün hem Suriye devrimini gerçekleştirenlerin hem de bütün ümmetin, artık sesini yükseltmesinin zamanı gelmiştir. Topraklarımızın bir bölümünü gasp eden ve halkımızı öldürenlerle nasıl bir ilişki kurmamız gerektiğini bize öğreten dinimizin temel ilkelerine sımsıkı sarıldıklarını ilan etmelidirler. Herkes sesini yükseltmeli, tasfiye ile normalleşme projelerine tüm kararlılık ve güçleriyle karşı çıkmalıdır. Zira bu büyük tehlike karşısında susmak, büyük bir cürümdür!
Biz, Allah’ın izniyle Yahudi varlığının sonunun yakın olduğuna inanıyoruz. Bu son, ancak samimi ve Rabbani bir liderin ve Allah rızasını kazanmayı ve O’nun hükmünü yeryüzünde ikame etmeyi amaçlayan sadık askerlerin eliyle vuku bulacaktır. Ve bu, yalnızca İkinci Raşidi Hilafet Devleti’nin sancağı altında gerçekleşecektir! Allah’ın emri tecelli edene kadar bilin ki hayat bir duruş savaşıdır. Bugün normalleşmenin karşısında durmayanları, tarih, asla silinmeyecek bir utançla (veya ihanetle) yargılayacaktır.
وَاللَّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ “Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” [Yusuf 21]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Suriye Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: +8821644446132 Skype: TahrirSyria www.tahrir-syria.info |
E-Mail: media@tahrir-syria.info |