Cumartesi, 17 Muharrem 1447 | 2025/07/12
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır
Medya Bürosu

No: MS-BA-2025-MB-TR-20 H. 11 Muharrem 1447
M. Pazar, 06 Temmuz 2025

Mısır’daki Trafik Kazaları, Yönetimin İlgisizliğinin ve Kapitalist Sistemin Yozlaşmışlığının Yüz Kızartıcı Kanıtlarıdır

Trafik kazalarının acı bir geleneğe dönüştüğü Mısır’da, halk birkaç gün önce yeni bir faciayla uyandı. Munufiye ilindeki bölge yolunda meydana gelen bir trafik kazasında dokuz kişi hayatını kaybetti. Bu facia, daha bir hafta bile geçmeden, on sekiz gencecik kızın hayatını kaybettiği ve yürekleri dağlayan bir başka elim kazanın ardından yaşandı. Son kazanın öncekilerden tek farkı kurbanlarının sayısıdır. Rejimin uzun süredir bir ‘ulusal başarı’ olarak lanse ettiği bölge yolu, yöneticilerin sahte medya sloganlarının arkasına saklanarak övdüğü sözde başarıların anlamsızlığının kalıcı bir tanığı haline gelmiştir. Onlar, insanların en temel hakkını yani güvenli bir şekilde yaşama hakkını ihmal etmektedirler. Yollar mezara dönüşmüş durumda.

Bu felaketler, kimi çevrelerin “kader” veya “kötü tesadüf” diyerek geçiştirdiği sıradan kazalar değildir. Aksine, gerçek anlamda halkın ihtiyaçlarına duyulan ilginin yokluğu ile devlette kökleşmiş kronik yolsuzluğun doğal ve kaçınılmaz sonucudur. Bu yolsuzluk da, her şeyi faydacılık ölçütüyle değerlendiren, her şeyi kar-zarar terazisiyle tartan, helâl-harama zerre kadar saygısı olmayan çürümüş kapitalist sistemden beslenmektedir.

Associated Press (AP) ajansının 27 Haziran 2025 tarihli raporu, aralarında hayatının baharındaki on sekiz genç kızın da bulunduğu on dokuz kişinin canını alan kamyonun aşırı hız yaptığını ve yıpranmış yolda tamamlanmamış eksik bakım-onarım çalışmalarının olduğunu ortaya koymuştur. Buna rağmen devleti yönetenler, felakete davetiye çıkarırcasına bu harap yolu denetim ve güvenlik tedbiri almaksızın trafiğe açmışlardır! Yine aynı ajansın 5 Temmuz 2025 tarihli raporu, minibüslerin kavşakta çarpışmasına; yük fazlalığı, hız kurallarının hiçe sayılması ve yol güvenliğini sağlayacak ışık ile işaretlerin yok sayılması gibi kasıtlı ihmallerin yol açtığını ortaya koydu. Yol altyapısındaki eksiklikler, sürücü gözetimindeki zafiyetler ve güvenlik önlemlerinin yetersizliği tartışmaya açılacağına, yetkililer sınırlı mali tazminatlar ve anlam içermeyen “derin keder” ile “acil eylem” bildirimleri yayınlayarak toplumsal öfkeyi yatıştırma yoluna gittiler!

Canların emniyetini temin etmek, İslam’ın yüce gayelerinden biridir. Yöneticinin görevi, halkın huzurunu korumak, haklarına sahip çıkmaktır. Onun işi, göz alıcı ama içten çürümüş yanılsamalarla zihni bulanıklaştırmak değil, gerçek hizmeti sunmaktır. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

الْإِمَامُ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ“İman çobandır ve sürüsünden sorumludur” Bu sorumluluk, ancak hayatın işleyişini piyasa ve kâr ölçütleriyle değil, şer’i ölçütlerle düzenleyen bir yönetim sisteminin kurulmasıyla yerine getirilebilir.

Şüphesiz bu yollar ve kamu tesisleri, halkın ortaklaşa faydalandığı kamu mülkiyetindendir. Devlete, hiçbir eksiklik göstermeksizin bunların bakımını yapması ve insanların güvenliğini sağlaması farzdır. Bölge Yolu ve benzeri ana güzergâhların altyapı bakımının yetersizliği, kapitalist üretim-tüketim ilişkilerinin insanı meta konumuna indirgemesinden ve bu çerçevede gelişen kurumsal yolsuzluktan kaynaklanmaktadır. Bu yapısal sorun, düşük bakım standartları ve ihmale dayalı bir yol yönetimi modelini doğurmuştur.

Mısır’da Sağlık ve Nüfus Bakanlığı ile uluslararası medya verilerine göre, yılda yaklaşık 7.000 trafik kazası kaynaklı ölüm meydana gelmekte olup, bu sayı birçok silahlı çatışmayı gölgede bırakmaktadır. Ölümlerin büyük bölümü yeni altyapı projeleri niteliğindeki Bölge Yolu, Yukarı Mısır Hızlı Yolu ve El-Alameyn Yolu gibi güzergâhlarda yoğunlaşmaktadır. Bu da apaçık göstermektedir ki, bu felaketlerin sebebi eski püskü yollar değil, halkın canını zerre kadar umursamayan, kamu kaynaklarını yönetenlerin kokuşmuş zihniyetidir! Özelleştirmeyi ve devletin varlıklarını satmayı kendine ilke edinen, yolları ve köprüleri sadece kâr yığma aracı olarak gören kapitalist sistem, halkını asla gerçek manada gözetip koruyamaz! Çünkü bu sistemin gözünde halka hizmet, şeran tanınmış kutsal bir hak değil, sırtında taşıdığı bir mali yüktür.

İslam ise insana, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın onurlandırdığı bir varlık olarak bakar; Onun canının, malının ve onurunun korunmasını bizatihi bir gaye olarak kabul eder ve devleti, bu gayeyi eksiksiz bir şekilde gerçekleştirmek için ne gerekiyorsa yapmakla mükellef tutar. İslâm Devletinde, yol güvenliği entegral bir kamu hizmeti olarak ele alınır. Bu kapsamda: Yeterli seviyede aydınlatma, bilimsel esaslara dayalı hız limitlerinin tayini, araç yüklemelerinin periyodik denetimi, trafik zaman çizelgelerinin düzenlenmesi, uyumlu fiziksel bariyerlerin yerleştirilmesi, şer’î ceza mekanizmalarının caydırıcılığı gibi unsurlar sistematik biçimde uygulanır. İslâm Devleti, yolların sürdürülebilir bakımı için gereken bütçeyi temin etmeyi, hayır niyetinden öte şer’î bir yükümlülük olarak tanımlar.

18 kızın ve 9 masumun canına mal olan bu trajediler, sadece yıllardır yandaşı koruyan, hazineyi değil zenginlerin kasasını düşünen bir rejimin sistematik başarısızlığının güncel bir göstergesidir. Kimileri çıkıp ‘Bu kazalar kaderdir’ diyerek sorumluluktan kaçmaya ve ihmallerini örtbas etmeye çalışsa da, İslam Şeriatı bize kadere iman etmenin, asla sorumluluktan kaçmak için bir bahane olamayacağını öğretmektedir! Aksine, insanları korumak için alınması gereken şer’i tedbirleri almayı terk etmek, mutlaka hesabının sorulması gereken ağır bir ihmalkârlıktır ve büyük bir günahtır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلَا تَقْتُلُوا أَنفُسَكُمْ إِنَّ اللهَ كَانَ بِكُمْ رَحِيماً “Ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir.” [Nisa 29] Sahi, her yıl yüzlerce masum canın asfalt üzerinde birer ekin gibi biçilmesine seyirci kalan, sonra da bir kuru taziye mesajı ya da üç kuruşluk bir sadaka dışında kılını dahi kıpırdatmayan bir yönetimin hali nicedir?!

Bu felaketlerin ilacı, göstermelik kınama bildirileri yayınlamak ya da halkı oyalayan boş reform vaatlerinde bulunmak değildir! Tek ve gerçek çözüm; Şeriat ile hükmeden ve halkın tüm işlerini O’nun adil hükümlerine göre yürüten bir sistemi ikame etmektir. Çünkü ancak böyle bir sistem, bozguncularla etkin bir şekilde mücadele edebilir ve kamu faaliyetlerini “yatırım getirisi” değil, helâl-haram ölçütüne göre düzenleyebilir! İşte bu kapitalist sistem, insanları yoksulluktan, hastalıklardan ve yol facialarından kurtarmaktan acizdir. Aslında yolsuzluğu besleyip büyüten, İslam’a ve Müslümanlara düşmanlık eden ve tek kurtuluş yolu olan Hilafet’in kurulmasını engelleyen bu zalim sistemdir! Şunu iyi bilin ki, insan hayatını ve şerefini bir propaganda malzemesi değil, en yüce öncelik kılmaya muktedir olan yegâne güç, ancak ve ancak Hilafettir!

İslam ümmeti bugün iki seçenekle karşı karşıyadır: Ya evlatlarını yollarda katleden, onları evlerinde açlığa mahkûm eden ve yalan sloganlarla aldatan bu zalim kapitalist nizamın esiri olarak kalacak! Ya da ayağa kalkıp, Allah’ın hükmünü yeniden hâkim kılacak ve insanlara gasp edilen güvenli ve şerefli yaşam hakkını iade edecek olan Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmak için harekete geçecektir!

Mısır ve diğer Müslüman coğrafyalarda her gün gerçekleşen trafik ölüm vakaları, laik ve piyasa temelli düzenlerin yetersizliğini göstermekte ve İslamî bir yönetim modelinin gerekliliğini somut bir şekilde ortaya koymaktadır. Ve o dökülen tertemiz kanlar, kalbinde zerre misali imanı kalmış her bir Müslümana bir çağrıdır, bir haykırıştır. Hak ve adalet devletini ikame etmek için harekete geçme çağrısıdır! Harekete geçin ki, Ümmet yeniden Allah’ın indirdiğiyle hükmetsin! Harekete geçin ki, bu zillet dolu bağımlılığın, kokuşmuş yolsuzluğun ve can alan başıboşluğun prangalarını paramparça etsin!

الَّذِينَ إِن مَّكَّنَّاهُمْ فِي الْأَرْضِ أَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ وَأَمَرُوا بِالْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا عَنِ الْمُنكَرِ وَلِلَّهِ عَاقِبَةُ الْأُمُورِ“Onlar ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler. İşlerin sonu Allah’a varır.” [Hac 41]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
31 el-Cela’ Caddesi, Kahire / Mısır
Telefon: Tel: +(20) 2 27738076 – 5119857010
www.hizb.net/
E-Mail: hizb.ut.tahrir.eg@gmail.com

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER