- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
İzzet Sadece İslam’dadır
Haber:
Türk istihbarat raporunda belirtildiği üzere Türkiye, son haftalarda Yahudi varlığıyla olası bir çatışmaya karşı üç pratik önlem aldı; bu önlemler arasında hava savunma sistemlerinin geliştirilmesi, iç cephenin güçlendirilmesi ve nükleer tehditlere karşı koruma sağlayabilecek gelişmiş sığınakların inşa edilmesi yer almaktadır.
Erdoğan, Türk ordusunun yaklaşık yarım milyar dolar değerinde 47 hava savunma aracından oluşan Çelik Kubbe sistemini teslim aldığını açıkladı.
Türk şirketi ASELSAN'ın Ankara'daki merkezinde düzenlenen sistemin teslim töreninde, Türkiye'de son yıllarda yaşanan hararetli çatışmaların hava savunma ve radar sistemlerinin önemini ortaya koyduğunu vurguladı.
Türkiye'nin hava savunma sistemini güçlendirecek olan ve ASELSAN tarafından 7 yıl önce başlatılan proje, Korkut erken uyarı sistemi ve Hisar orta menzilli hava savunma sistemi gibi sistemlerin entegre ağ işletimiyle oluşturulan çok katmanlı hava savunma sistemlerini kapsamasının yanı sıra Türk savunma sanayi sitesi "savunmaTR" ve üreticinin internet sitesinde yer alan bilgiye göre, Siper hava savunma sistemi ve gelişmiş elektronik harp sistemlerini de kapsamaktadır. (El Cezire Net, 1/9/2025)
Yorum:
Allah Subhanehu ve Teala aziz Kitabı'nda bize, diğer insanlar dışında tek bir ümmet olarak hitap etmiş olup bize, vatancı veya milliyetçi olarak hitap etmemiştir. Zira Subhanehu şöyle buyurmuştur: كُنتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَلَوْ آمَنَ أَهْلُ الْكِتَابِ لَكَانَ خَيْرًا لَّهُم مِّنْهُمُ الْمُؤْمِنُونَ وَأَكْثَرُهُمُ الْفَاسِقُونَ “Siz insanlar için çıkartılmış en hayırlı ümmetsiniz; marufu emreder, münkeri nehyedersiniz ve Allah’a inanırsınız. Eğer Ehli Kitap’da (Yahudiler ve Hıristiyanlar) iman etseydi kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler vardır, fakat çoğu fasıktır.” [Al-i İmran 110] Müslümanların fikirlerini, duygularını ve hayat sistemlerini bu mefhum yönlendirdiğinden dolayı İslam'ı yaymak için ülkeler fethetmeye başladılar; tıpkı Ribi bin Amr Radıyallahu Anh'ın, Kadisiye savaşında Pers ordusunun komutanı Rüstem'e, “sizi buraya getiren nedir?” diye sorduğunda dediği gibi? Zira Ribi bin Amr Rüstem’e şöyle cevap vermiştir: “İnsanları kula kul olmaktan insanların Rabbine ibadet etmeye, dünyanın darlığından dünya ve ahiretin genişliğine ve dinlerin zulmünden İslam’ın adaletine çıkarmak için geldik.” Bu yüzden Irak, Mısır, Şam ve Kuzey Afrika'yı fethetmişlerdir; böylece İslam doğuda Çin'in, batıda Endülüs'ün sınırlarına kadar ulaşmış ve İslam akidesi temelinde birleşmişlerdir; hatta aralarında Araplar, Türkler, Berberiler ve Persler olduğu halde ancak İslam onları tek bir potada eritmiş ve tıpkı Abbasi Hilafeti günlerinde Roma kafiri Amuriye'de bir kadına hakaret etmek isteyince Va Mutasımah diye haykıran bir kadının haykırışıyla tek bir adam gibi ayağa kalkmışlardır. Zira Halife Mutasım, başı Amuriye'de, sonu da Bağdat'ta olan büyük bir ordu hazırlamış, bu beldeyi fethetmiş ve Romalı'dan intikamını almıştır; böylece Allah'ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in buyurduğu gibi gerçekten onlar, vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvların da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutuldukları gibi olmuşlardır.
Halifeler, yönetimin bir emanet olduğunu ve emanetin hakkını verip bu konuda üzerine düşeni yerine getiren hariç bunun kıyamet gününde bir utanç ve pişmanlık olacağını biliyorlardı;bakın Müslümanların Halifesi Ömer ibn Hattab Radıyallahu Anh şöyle diyor: “Irak topraklarında bir koyunun ayağı sürçse Allah’ın, ey Ömer neden onun için yolu açmadın diye beni hesaba çekmesinden korkarım?” Ve yine bakın Halife Ömer ibn Abdülaziz Radıyallahu Anh şöyle diyor: “Dağlara buğdaylar serpin ki Müslüman ülkede kuşlar aç kaldı demesinler.”Ancak sömürgeci kafir ve Mustafa Kemal ve Şerif Hüseyin gibi onun içerideki kuyruklarının eylemleri yoluyla vatancılık ve milliyetçilik fikirleri Müslümanların saflarına nüfuz edince, İslam kardeşliği mefhumları zayıflamış ve Müslümanlar yalan ve iftirayla devlet olarak adlandırılan elli küsur parçaya bölünmüş, bunların her birinin kendi bayrağı, ordusu ve ulusal bayramı olmuş ve merhametli annelerini zehirli bir hançerle bıçaklamalarının ardından her yıl bağımsızlık günü olarak adlandırılan hayal kırıklıklarını kutlamışlar, kendilerinden bir sıcaklık ve sevgi bulmayı umarak kafir milletlerin peşinden gitmişler ve böylece başlarına Allah’ın yaratıklarının en aşağılıkları olan Yahudiler musallat olmuştur. Zira Yahudiler Lübnan'daki İran partisi liderlerini öldürdüler, bizzat İran'ı bombaladılar, nükleer bilim adamlarını ve askeri liderleri öldürdüler, Kuzey Yemen'i bombaladılar, Husi başbakanını ve bir dizi bakanını öldürdüler ve neredeyse iki yıldır da Gazze'de soykırım savaşı yürütmektedirler. Ama tüm bunlar, Yahudilerden intikam almak için Müslüman orduları harekete geçirmemiş ve yakın zamanda Yahudi Başbakan, Ürdün, Suriye, Mısır ve Irak'ın bazı bölgelerini de içine alan bir devlet (Büyük İsrail) kurmak için manevi bir görevde olduğunu açıklamış ve şimdi de Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze, Şam ve diğer Müslüman ülkelerdeki katliamlar kendisini harekete geçirmemişken sanki uykusundan yeni uyanmış gibi Yahudilerle olası bir çatışmaya hazırlanmak için pratik adımlar atıyor!
Bu nedenle güç ve kuvvet ehlinin, Müslüman ülkelerdeki yapay sınırları ortadan kaldıracak, onları işgalden kurtaracak, hayatın tüm işlerinde İslam'ı tam olarak uygulayacak ve hidayet ve nur risaletini davet ve cihad yoluyla dışarıya taşıyacak olan Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet Devleti'ni kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için halkına asla yalan söylemeyen bir lider olan Hizb-ut Tahrir'e nusret vermesi gerekir.
Allahu Teala şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasulü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” [Enfal 24]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdullah Abdulhamid – Irak