Cumartesi, 10 Muharrem 1447 | 2025/07/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Sudan'ı Kurtarmak İçin Ayrıntılı Bir Programa Sahip Olan Sadece Hizb ut-Tahrir'dir!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Sudan'ı Kurtarmak İçin Ayrıntılı Bir Programa Sahip Olan Sadece Hizb ut-Tahrir'dir!

Haber:

Sudan Kurtuluş Güçleri İttifakı liderlerinden Yahya Nur Ahmed şunları söyledi: “Sudan'da, Sudan gibi coğrafi çeşitliliğe sahip bir devlete liderlik etmek için kapsamlı bir programa ve net bir vizyona sahip olan siyasi bir parti bulunmamaktadır; siyasi sahada gördüğümüz şey, deyim yerindeyse yardımlaşma derneklerinden başka bir şey değildir. Dolayısıyla net programlar olmadığından dolayı iktidarın saflarında sürekli bir izdiham görüyoruz ve Sudan'ın sorunu da işte burada özetleniyor.”

Yorum:

Geçtiğimiz günlerde Başbakan Dr. Kamil İdris'in başkanlığında hükümetin kurulması ve bakanlar ile bakanlıkların değiştirilmesini istemesinin akabinde yaşanan şiddet ve gerginliğin gölgesinde,bu duruma karşı çıkan ve bunun Juba Anlaşması uyarınca elde ettikleri bir hak olduğunu söyleyen yönetimde temsil edilen silahlı hareketlerle bir çatışma yaşanmıştır; ta ki Burhan aracılığıyla Egemenlik Konseyi'nin müdahale etmesine ve silahlı hareketlerin pozisyonlarını korumasına kadar. Böylece kamuoyu için bunun, ülke halkı yerinden edilmenin, kaybolmanın, hastalıkların, güvensizliğin ve açlığın acısını çekerken henüz sona ermemiş bir savaşın gölgesinde otorite ve pozisyonlar için bir çatışma olduğu apaçık ortaya çıktığı gibi çatışma, çocuklarından dolayı yaralı olan bu ülkenin politikacılarının içler acısı durumunu ve bu silahlı hareketlerin ve eski Başbakan Abdullah Hamduk'un hükümetinde yer alan partilerin, Sudan halkının akidesi ve ideolojinden, yani azim İslam akidesinden kaynaklanan gerçek bir projeden ve ülke halkının insanca yaşama arzularını gerçekleştirecek siyasi bir projeden yoksun olduklarını da ortaya çıkarmıştır. Nitekim Sudan Kurtuluş Güçleri İttifakı liderlerinden Yahya Nur Ahmed'in, “Sudan gibi bir devlete liderlik etmek için kapsamlı bir programa ve net bir vizyona sahip olan siyasi bir parti bulunmamaktadır” diyerek net bir şekilde açıkladığı şey işte budur.

Sudan halkına ve siyasiler, partiler, askerler ve silahlı hareketler gibi tüm seçkinlerine diyoruz ki; aranızda gözü ve kulağı yanıltmayan Hizb-ut Tahrir vardır; zira o, ülkenin çeşitli bölgelerinde siyasi sahada faaliyet göstermekte olup onun idari başkent Port Sudan'da bir ofisi mevcuttur; nitekim partinin, yönetim için ayrıntılı bir programı ve (yönetim sistemi, ekonomik sistem, içtimai nizam, eğitim politikası, dış politika ve ordu...) gibi 191 maddelik anayasası bulunmaktadır.Ayrıca parti bu programında, Sudan halkının akidesi olan azim İslam akidesinden yola çıkarak, siyasi gerçekliği derinlemesine inceledikten sonra, sömürgeci Batı'nın medeniyetinden, siyasi sistemlerinden ve fikri yönelimlerinden kaynaklanan yabancı fikirlerin etkisinden uzaklaşarak siyasi ve askeri olarak hiçbir Batı ülkesine veya onun uluslararası kuruluşuna dayanmamaktadır; çünkü parti bunu, siyasi bir intihar olarak görmektedir.

Ülkesinin dört bir tarafında alevlenen ve halkını ekonomik, güvenlik ve yerinden edilme krizleriyle kasıp kavuran bu şiddetli savaşın gölgesinde Sudan'ın daha çok, sorunlarını çözmek ve krizlerini atlatmak için ayrıntılı bir programa ihtiyacı vardır.

İşte Hizb-ut Tahrir aranızda olup ülkenin vahdetine, halkının kimliğini gerçekleştirmeye ve Sudan'ı Müslüman ülkeleri bir araya getirecek bir devletin irtikaz noktası yaparak onların servetlerinden ve istikrarından yararlanmalarını imkan sağlamaya yönelik programını sunmaktadır; işte bu program, dünyaya liderlik edecek ve onu kapitalizmin zulmünden İslam’ın adaletine kavuşturacak olan Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’dir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdullah Hüseyin (Ebu Muhammed Fatih) - Sudan

Devamını oku...

Trump’ın, Gazze'deki Savaşı Sona Erdirmek İçin Müdahale Etmesi, Mazlumlara Yardımın Etmek İçin Değil, Amerika ve Yahudi Varlığının Çıkarları İçindir!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Trump’ın, Gazze'deki Savaşı Sona Erdirmek İçin Müdahale Etmesi, Mazlumlara Yardımın Etmek İçin Değil, Amerika ve Yahudi Varlığının Çıkarları İçindir!

Haber:

ABD Başkanı Trump Pazar günü Gazze konusunda anlaşmanın hızlandırılması ve Filistin direnişinin elinde tutulan Yahudi esirlerin iade edilmesi çağrısında bulundu.    Trump, Truth Social hesabından yaptığı açıklamada, “Gazze'de anlaşmayı yapın ve rehineleri geri alın” dedi. (El Cezire Net, 29/6/2025)

Yorum:

Filistin direnişinin 7 Ekim 2023'te Yahudi varlığına saldırmasının ardından Yahudilerin Gazze'ye yönelik savaşının başlamasından bu yana, direnişçilerin yazdığı kahramanlığa ve Filistin halkının ortaya koyduğu kararlılığa ve Yahudilerin sivillere, özellikle de çocuklara ve kadınlara karşı işlediği suçlara rağmen, bu katliamların durdurulması için çağrıda bulunan tek bir uluslararası hükümetin dahi sesini işitmedik; ancak sadece bu katliamların durdurulması ve savaşı sona erdirmek için bir an önce anlaşmaların yapılması çağrısında bulunan sesler işitildi. Ancak bizler, insan hakları, çocuk hakları ve kadın hakları sloganları atan büyük devletlerin, sanki Gazze halkının yaşama hakkı yokmuş gibi Yahudi esirlerin iadesini talep ettiklerini işitiyoruz!

Trump'ın Gazze ve esirlerin iadesi konusundaki anlaşmanın hızlandırılması çağrısının hedefi, Yahudi varlığını korumak ve bölünmeyi pekiştiren ve gerçek direnişten geri kalanları da ortadan kaldıran hain anlaşmalar yoluyla onun varlığını sağlamlaştırmaktır.

Bizler, kırılganlığından dolayı mevcut uluslararası düzenin çöktüğü bir dönemde yaşıyoruz ve bizler, dünyayı yönetip onda adalet ve merhameti yayabilecek asil bir alternatife sahibiz.

Bu yüzden bu fırsatı kaçırmamak ve Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurmak ve kulları kapitalizmin zilletinden ve zulmünden çıkarıp İslam'ın adaletine ve nuruna kavuşturmak için Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışmak bizim sorumluluğumuzdur.

Allahu Teala şöyle buyurmuştur: يُرِيدُونَ لِيُطْفِؤُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَاللَّهُ مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَOnlar, ağızları ile Allah’ın nurunu söndürmeyi istiyorlar. Ve Allah, kâfirler kerih görseler bile nurunu tamamlayacaktır. Müşrikler istemese bile dinini bütün dinlere üstün kılmak için peygamberini hidayet ve hak ile gönderen O’dur.” [Saf 8-9]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dareyn Eş-Şanti

Devamını oku...

Nükleer Silaha Sahip Olmak Mutlak Bir Zorunluluktur!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Nükleer Silaha Sahip Olmak Mutlak Bir Zorunluluktur!

Haber:

İran Devrim Muhafızları Komutanı'nın danışmanı El Cezire'ye: “Hain bir düşmanla karşı karşıyayız, saldırılarını tekrarlaması muhtemel ve güçlerimiz güçlü bir şekilde karşılık vermeye hazırdır; eğer "İsrail" saldırılarımızdan ders almazsa, ona daha güçlü başka bir ders vereceğiz.(El Cezire, 2 Temmuz 2025)

Yorum:

Ümmetin düşmanları olan gaspçı varlık, Amerika ve diğer büyük devletler nükleer silaha sahiptir; dolayısıyla bu düşmanlarla yüzleşmek ve onları caydırmak için şer'an, nükleer silaha sahip olmak ve bunun için gerekli hazırlıkları yapmak gerekir.

Ciddiyet ve sorumluluk duygusu, düşmanı korkutmayan ve saldırganı püskürtmeyen sloganları değil, meydan okuma düzeyindeki eylemleri gerektirir.

Bu eylemlerden biri de, işgalci varlık üzerinde hiçbir yetkisi olmayan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'ndan çekilme kararıdır.

Bu çalışmaların başında, Müslüman çevreler arasında şerî bilincin yaygınlaştırılması ve ilmi kuruluşların bu yönde fetvalar yayınlaması gelmektedir.

Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَأَعِدُّوا لَهُم مَّا اسْتَطَعْتُم مِّن قُوَّةٍ وَمِن رِّبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِهِ عَدُوَّ اللهِ وَعَدُوَّكُمْ وَآخَرِينَ مِن دُونِهِمْ لَا تَعْلَمُونَهُمُ اللهُ يَعْلَمُهُمْOnlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah’ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz.” [Enfal 60] Dolayısıyla savaş için hazırlık yapmak farz olup bu hazırlığın düşmanı korkutacak şekilde görünür olması gerekir; zira Allahu Teala’nın, تُرْهِبُونَKorkutursunuz” kavli, hazırlık için bir illettir.Bundan dolayı korkutmanın var olması için nükleer silahlar da dahil ordu için silahların, ekipmanların ve diğer teçhizatların tedarik edilmesinin farziyeti ortaya çıkmıştır. Ayette son derece gözlemlenmesi gereken şey, Allah’ın hazırlık yapmayı sadece savaş için emretmediği, aksine korkutmak için de emrettiğidir ki bu, daha anlamladır; çünkü düşmanın Müslümanların gücünü bilmesi, düşmanın Müslümanlara saldırmaktan ve onlarla karşı karşıya gelmekten korkmasına neden olacaktır.Savaşları kazanmak ve zafer elde etmek için en önemli üslup işte budur.

Eğer Müslüman ülkelerdeki mevcut rejimler nükleer kulübe girmek istemiyor veya giremiyorsa, o zaman Müslüman çevreler arasında, bu görevi üstlenecek bir sistemin kurulmasının ve bunun için gerekli olan insani, maddi, bilimsel ve teknolojik kapasitelerin hazırlanmasının zaruretine dair bir bilincin yayılması gerekir. Bu yönde milyarlarca yatırım yapmak, bu paraları Batı'nın piyasalarında ve bankalarında dondurmaktan veya turistik tesisler, gökdelenler ve spor kulüplerine harcamaktan daha iyidir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
M. Usame Es-Suveynî

Devamını oku...

Sudan’daki Milis Salgını Kuzeye de Yayılıyor!

27 Haziran 2025 Cuma gününden bu yana medyada yer alan haberlere göre, Eritre Devlet Başkanı Isaias Afwerki, Sudan’ın Kuzey Eyaleti ve Nil Nehri Eyaleti’nden 50 bin kişilik bir güce ileri düzey askeri eğitim verilmesini kabul etti. Bu talep, Juba Barış Anlaşması’ndaki Kuzey rotasının başkanı ve Kuzey Klanı’nın temsilcisi Muhammed Seyyid Ahmed el-Caakumi’den geldi.

Hükümetin büyük yankı uyandıran bu habere ne tepki vereceğini görmek için 29 Haziran 2025 Pazar gününe kadar bekledik. Ancak kamuoyuna yansıyan açıklamalar şaşkınlık yarattı. Zira Kuzey Varlığı lideri El-Caakumi, ‘El-Muhakkik’ adlı haber kaynağına yaptığı açıklamada, söz konusu askeri eğitim planından ordunun ve güvenlik birimlerinin önceden haberdar edildiğini belirtti. El Caakumi, şunları söyledi “Kendileriyle tam bir koordinasyon halindeyiz. Onların onayı olmadan herhangi bir adım atmamız söz konusu değil!”

Bu duyuru, Sudan’ın toprak bütünlüğüne ilişkin endişelerin arttığı bir döneme denk geldi. Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) Darfur eyaletlerini kontrol altına alması, paralel bir hükümet kurma tehditleri, siyasi dile etnik ve bölgesel ayrımcılığın hâkim olması ve iktidarın kotalara göre paylaştırılması, bu bölünme riskini artıran başlıca faktörlerdir. Tam da böyle bir ortamda General Burhan, ‘her bölgeye bir milis gücü’ politikasını fiilen hayata geçirmekte ve bu da ülkede neredeyse her gün yeni bir silahlı grubun ortaya çıkmasına neden olmaktadır! Daha da endişe verici olan ise, milislerin artık kendi militanlarını ülke dışında, örneğin Eritre’de eğitmeye başlamasıdır. El-Caakumi’nin son açıklaması da tam olarak bu çerçevede değerlendirilmelidir!

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, bu sarsıcı haber karşısında şu temel noktaların altını çiziyoruz:

Birincisi: Biz, silahlı milislerin ardı ardına türemesinin ne denli büyük bir tehdit olduğunu defalarca haykırdık! Bu yapılar, devleti çökerten, sömürgeci kâfirin ülkemizi etnik ve bölgesel çizgilerle bölme planlarına kapı aralayan yıkım araçlarıdır. Şimdi ise bu endişe verici tablo, diğer bölgelerde olduğu gibi Kuzey Sudan’ın da kendi milis gücünü kurmasıyla tamamlanmış görünüyor.

İkincisi: İslam, kavmiyetçi ve cahilce sloganlar altında yürütülen savaşları kesin olarak haram kılmıştır! Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

وَمَنْ قَاتَلَ تَحْتَ رَايَةٍ عِمِّيَّةٍ، يَغْضَبُ لِعَصَبَةٍ، أَوْ يَدْعُو إِلَى عَصَبَةٍ، أَوْ يَنْصُرُ عَصَبَةً، فَقُتِلَ، فَقِتْلَةٌ جَاهِلِيَّةٌ“Kim körü körüne çekilmiş (ummiyye) bir bayrak altında savaşır, asabiyet (ırkçılık) için gazaplanır veya asabiyete çağırır veya asabiyete yardım ederse, cahiliye ölümü ile ölmüş olur.”

Üçüncüsü: O milis gücü orduya bağlı kalacakmış, bu milis gücü devletin emrinden çıkmayacakmış laflarının hepsi, halkı kandırmak için uydurulmuş kuyruklu bir yalandır! Bu ihanetler hep böyle masum vaatlerle başlar, sonrasında ise besleyip büyüttüğünüz canavar gelip sizi yutar. Devlet eliyle nasıl bir canavar yaratıldığının en kanlı ve en ibretlik örneği Hızlı Destek Kuvvetleri’dir!

Dördüncüsü: Hükümet, bu son ihanetiyle, Sudan’ın kalan birliğini parçalamayı hedefleyen yeni Amerikan Sykes-Picot planının bir parçası olan “kanla çizilmiş sınırlar” politikasını yerleştirmeye çalışmaktadır.

Ordunun öncelikli görevi, ülkedeki tüm silahlı unsurları kendi komutası altında birleştirerek merkezi ve disiplinli bir güç oluşturmak ve devletin otoritesini yeniden tesis etmektir. Sonra da Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilâfet’i kurmak, ümmeti yeniden tevhit sancağı altında birleştirmek, İslam’ın adil hükümlerini tatbik etmek ve başta ülkemiz olmak üzere tüm İslam beldelerinden işgalci kâfirin kökünü kazımak için Hizb-ut Tahrir’e nusret vermelidir!

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا للهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlü’ne icabet edin.” [Enfal 24]

Devamını oku...

Bir Davet Taşıyıcısının Vefat Duyurusu

Üstat Yusuf Ziyab Eş Şelbi (Ebu Ziya)

مِنَ الْمُؤْمِنِينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللَّهَ عَلَيْهِ فَمِنْهُم مَّن قَضَى نَحْبَهُ وَمِنْهُم مَّن يَنتَظِرُ وَمَا بَدَّلُوا تَبْدِيلاً

“Müminlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sadık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir. Bir kısmı da beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.” [Ahzab 23]

Allah’ın kazasına iman etmekle ve sevabını Allah’tan ummakla birlikte Hizb-ut Tahrir / Ürdün Vilayeti Medya Bürosu, saflarında daveti taşıyan kıymetli dava erlerinden biri olan Yusuf Ziyab eş-Şelbi’nin (Ebu Ziya) vefatını teessürle duyurur. Merhum, ecrini Allah’tan beklediği uzun bir hastalık sürecinin ardından 1 Muharrem 1447 / 26 Haziran 2025 Perşembe günü, 89 yaşında Rahmet-i Rahman’a kavuşmuştur.

Ebu Ziya, ömrünün büyük bölümünü hakkı haykırarak geçirdi, Arapça alanındaki uzmanlığı ve hitabet yeteneğiyle davanın taşınmasında cesaret gerektiren her etkinlikte etkin biçimde yer aldı. İslam ümmetinin durumunu yakından takip eder, Allah yolunda hiçbir kınayıcının kınamasından korkmazdı.

Maruz kaldığı takibat ve tutuklamalara, yaşadığı baskı ve zorluklara rağmen mücadele azmi ve kararlılığından asla ödün vermemiştir. Ömrünün sonlarına kadar hastalığına rağmen sabır ve sebatla hizmetine devam etmiştir. Allah, merhuma engin rahmetiyle rahmet etsin, mekanını cennet kılsın, ailesine ve yakınlarına sabrı cemil ihsan eylesin. Biz sadece Allah’ın razı olacağı sözleri söyleriz. O verir, O alır. Her şey O’nun takdirindedir. Canı veren de Allah, alan da Allah’tır. O’nun katında her şey bir ölçüye göredir.

إِنَّا للهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ

“Biz şüphesiz Allah’a aitiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler.” [Bakara 156]

Devamını oku...

Sudan’ın Kadarif Kentindeki Güvenlik Güçleri, Yahudi Varlığına Destek Vermek Amacıyla Hizb-ut Tahrir Gençleri Gözaltına Aldı

Hizb-ut Tahrir gençleri, 19 Haziran 2025 Perşembe günü (23 Zilhicce 1446) Kadarif kentindeki pazar yerinde halka hitap konuşması gerçekleştirdi. Diş Hastanesi yakınında gerçekleşen etkinlikte konuşan Hizb-ut Tahrir üyesi Awad Muhacir, Yahudi varlığı ile savaşın geldiği noktayı ve Müslümanların, Yahudi varlığının hedef alınmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Muhacir, halkın, Peygamber Efendimizin SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in İsra mucizesinin yaşandığı kutsal toprakları işgal eden varlığa karşı zafere ne denli hasret duyduğunu anlattı. Konuşmasının sonunda Muhacir hem Filistin hem de işgal altındaki diğer İslam topraklarını kurtaracak olan Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin farz olduğunu vurguladı. Dinleyiciler hitaba olumlu tepkiler verdiler ve aralarından bazıları fevkalade tesirli katkılarda bulundular...

Konuşma biter bitmez, kalabalık henüz dağılmamışken, güvenlik güçlerine ait üç araç pazar yerine geldi. Ekipler, Hizb-ut Tahrir üyesi üç genci ve dinleyiciler arasından bir kişiyi gözaltına aldılar. Gözaltına alınan parti üyelerinin El-Mahi Abidin, Meysere Yahya ve Muhammed Yahya olduğu, gözaltı işlemi sırasında gençlerin darbedildiği ve gözlerinin bağlandığı öğrenildi. Ardından gençleri bilinmeyen bir yere götüren ekipler, konuşmada kullanılan ses sistemine de el koydular. Bu akıl almaz ve keyfi uygulama, halk arasında büyük bir şaşkınlığa neden oldu. Ve bu bildirinin yazıldığı ana kadar gözaltındaki kardeşlerimiz hâlâ serbest bırakılmış değildi!

Bu vahşi ve keyfi uygulama karşısında Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, şu hususları önemle vurguluyoruz:

Birincisi: Biz, gözaltına alınan kardeşlerimizin güvenliğinden hükümeti doğrudan sorumlu tutuyoruz. Hükümeti ve güvenlik güçlerini, İslam’ın ruhuyla bağdaşmayan bu tür eylemlerin ciddi sonuçları olacağı konusunda uyarıyoruz. Bu tür davranışların İslam ve Müslümanlarla hiçbir ilgisi olmadığını, aksine domuz ve maymunların kardeşi Yahudilerle ve onları destekleyen sömürgeci kafirlerle ve Müslüman ülkelerdeki zararlı yöneticilerle aynı çizgide yer almak anlamına geldiğini açıkça belirtiyoruz. Bu yöneticiler, en ufak bir eleştiriyi bile kendilerine yönelik bir tehdit olarak algılıyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da döndürülüyorlar!

İkincisi: Filistin’deki kardeşlerine destek olması beklenen bir yönetimin sergilediği bu tuhaf ve endişe verici tavır, Sudan yönetimi de dâhil olmak üzere bölgedeki rejimlerin ümmet düşmanı olduklarını göstermektedir. Bu tavır, onların asıl görevinin ucube Yahudi varlığının güvenliğini sağlamak ve sömürgeci güçlerin bölgemizdeki planlarını hayata geçirmek olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Sudan’da devam eden bu anlamsız savaş, aslında Yahudi varlığının bir numaralı sponsoru, İslam ve Müslüman azılı düşmanı Amerika’nın planlarını hayata geçirme çabasının bir sonucudur.

Üçüncüsü: Yahudileri, Batılı sömürgeci güçleri ve onların İslam dünyasındaki işbirlikçi rejimleri endişelendiren Hilafet, mutlaka kurulacaktır. İşte o an bu andır, o zaman bu zamandır! Ve o şanlı gün geldiğinde Hilafet, bu aziz ümmete karşı cürüm işleyen alçakların hepsinden tek tek intikam alacaktır.

Son olarak, Sudan yönetimine ve bu kabul edilemez eylemi gerçekleştiren güvenlik güçlerine diyoruz ki hakkın davetçilerini derhal serbest bırakın. Allah’tan korkun ve şunu bilin ki, O, bozgunculuk yapanların amellerini asla ıslah etmez. Sakın ha İslam’a ve onun davetçilerine karşı kullanılan bir maşa olmayın! Yoksa dünyada zillet, ahirette ise şiddetli bir azap maruz kalacaksınızdır!

الَّذِينَ يَسْتَحِبُّونَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا عَلَى الآخِرَةِ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللهِ وَيَبْغُونَهَا عِوَجاً أُوْلَئِكَ فِي ضَلاَلٍ بَعِيدٍ“Dünya hayatını ahirete tercih edenler, (insanları) Allah yolundan çevirip onu eğri ve çelişkili göstermek isteyenler var ya, işte onlar derin bir sapıklık içindedirler.” [İbrahim 3]

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER