Çarşamba, 26 Cumade’s Sânî 1447 | 2025/12/17
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Foreks (Forex) Piyasasında İşlem Yapmak

(Hizb-ut Tahrir Emiri Celil Âlim Ata İbn Halil Ebu Raşta Tarafından Facebook Sayfası Takipçilerinin “Fıkhî” Sorularına Verilen Cevaplar Silsilesi)

Soru-Cevap

Foreks (Forex) Piyasasında İşlem Yapmak

Emin Cerar’a

Soru:

Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekâtuh.

Soru şöyle:

Foreks piyasasında (döviz piyasası) Fark Sözleşmesi (CFD Sözleşmesi) kullanarak işlem yapmaktır; şöyle ki; alışılmış şekilde alım satım yapmak yerine varlığın fiyat hareketi üzerinden işlem yapmaya ve spekülasyona dayanmaktadır.

Foreks piyasası, yatırımcıları, finansal aracı kurumları ve bankalar ile hedge fonları (parası profesyonel fon yöneticileri tarafından bir havuzda toplanıp yönetilen, aktif olarak yönetilen özel bir yatırım fonudur) gibi diğer kurumları denetleyen uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından düzenlenen küresel bir piyasadır.

Foreks piyasasına girebilmem için, anlaşmalı olduğum ve iş sözleşmesi yaptığım bir finansal aracı kuruma (broker) ihtiyacım var ve bu sözleşme bir CFD sözleşmesi içeriyor ki bu sözleşme yoluyla bu aracı kuruma bir miktar para yatırıyorum ve telefonumdaki bir uygulama üzerinden döviz alım satımı yapabiliyorum.

[13/8, 12:41] Usame El-Fer’a:

Bu konuyu ele alan fetvaların birçoğu, cevapların helal mi yoksa haram mı olduğu (ki çoğunluğun görüşü budur) konusunu ele almış olup, sadece finansal kaldıraç ve gecelik ücretler (riba) meselesini ele almıştır ki zaten bu, ticaret sırasında kolayca kaçınılabilecek bir şeydir; ancak sorunun özü sözleşmenin prensibidir; acaba bu, şeriata aykırı mıdır?

Cevap:

Ve Aleykumselam ve Rahmetullahi ve Berekâtuh.

Foreks hakkında bildiğim şey şudur ki; (Foreks, "Foreign Exchange" yani döviz ticareti teriminin kısaltmasıdır ve paraların (dövizlerin) fiyat farkından kar elde etmek amacıyla alım satımının (tedavülün) yapıldığı büyük bir küresel pazardır.) Daha önce, yani 14/10/2024 tarihinde benzer bir soruya cevap vermiştik ve şimdi size döviz ticareti hakkında geçenleri aktarıyorum:

- Altın ve gümüşte tedavül: Altın ve gümüşe gelince; bunların birbiriyle veya nakit olarak alınıp satılmasının, peşin olması (elden ele) gerekir; tıpkı Buhari ve Ebu Davud’un Ömer’den tahric ettikleri hadiste geçtiği gibi: الذَّهَبُ بِالْوَرِقِ رِباً إِلَّا هَاءَ وَهَاءَAltını gümüş ile değiştirmek peşin olmadıkça ribadır.” Yani al ver (peşin) demektir. Bu nedenle altının gümüşle veya nakit olarak satın alınması, karşılıklı teslim alınmadıkça sahih olmaz…

Çünkü bizler, internet yoluyla tedavülün (karşılıklı alış verişin) nasıl olduğuna baktığımızda, teslim almanın hemen olmadığını, aksine saatler veya günler alabileceğini gördük; bu nedenle altın ve gümüş satın alırken karttan hemen, yani elden ele peşin olarak çekilmedikçe internet üzerinden e-kart ile altın ve gümüş satın almak caiz değildir; zira altın ve gümüşü, sadece meblağ hesabınızdan çekildiği zaman teslim almış olursunuz… Dolayısıyla online tedavülde teslim almak hemen olmamakta, aksine bir ya da iki gün sonra olmaktadır; o zaman caiz değildir…

- Hisse senetlerinin ve tahvillerin tedavülü haramdır; çünkü hisse senetleri, şer’an batıl olan anonim şirketlerine aittir; çünkü tahviller, faizle bağlantılıdır. Nitekim bizler, anonim şirketler konusunu, İktisat Nizamı kitabının yanı sıra Malî Piyasalardaki Sarsıntılar kitapçığında ve diğer kitaplarımızda ayrıntılı olarak ele aldık ve meseleyi, Malî Piyasalardaki Sarsıntılar kitapçığında özetle aşağıdaki şekilde zikrettik:

“Bu hisseleri (hisse senetleri) ve borç senetlerinin alım satımıyla muamele etmenin hükmüne gelince; bu haramdır. Çünkü bu hisseler, şer’an batıl olan anonim şirketlerin hisseleri olduğu gibi bunlar, batıl bir sözleşmede ve batıl bir muamelede helal sermaye ile haram kârın karıştığı meblağları içeren senetler olup her bir senet, batıl bir şirketin varlıklarından bir pay değerindedir; nitekim bu varlıklar, batıl bir muameleyle karışmış olup şeriat bundan nehyetmiştir; dolayısıyla haram bir mal olup satılması ve satın alınması caiz değildir ve bunlarla muamele edilmez. Aynı durum banka hisseleri ve benzerleri gibi paranın faize yatırıldığı borç senetleri için de geçerlidir; çünkü bunlar da haram para meblağları içermektedir; bu nedenle bunların satılması ve satın alınması haram olmaktadır; çünkü haram mal içeren bir paradır.” Bitti.

- Dolar ve Avro gibi kağıt paraların internet üzerinden tedavülü de haramdır; çünkü karşılıklı teslim almak söz konusu değildir; zira bunda nakit değişimin olması gerekir; zira hemen teslim almak, altın ve gümüş için geçerli olduğu gibi aynı şekilde (para, yani fiyatlar ve ücretler olarak kullanılması) illetinden dolayı kağıt para için de geçerlidir. Nitekim 11/7/2004 yılına ait soru cevapta aşağıdaki şekilde söyledik: 

“Mali değere sahip kağıtlar. Evet, faiz ve diğer para hükümleri açısından altın ve gümüş için geçerli olan bunlar için de geçerlidir; çünkü bu kağıtlarda (para, yani fiyatlar ve ücretler olarak kullanılması) illetinin gerçekleşmesi, bunların nakip para hükümlerini almasını sağlamaktadır.

Bu nedenle bu kağıtlarla faizli sınıfları satın almak, hadiste geçen (peşin) olma durumuna intibak eder, yani borca değil.

Mesele aşağıdaki şekildedir:

- Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: الذَّهَبُ بِالذَّهَبِ، وَالْفِضَّةُ بِالْفِضَّةِ، وَالْبُرُّ بِالْبُرِّ، وَالشَّعِيرُ بِالشَّعِيرِ، وَالتَّمْرُ بِالتَّمْرِ، وَالْمِلْحُ بِالْمِلْحِ، مِثْلًا بِمِثْلٍ، سَوَاءً بِسَوَاءٍ، يَداً بِيَدٍ، فَإِذَا اخْتَلَفَتْ هَذِهِ الْأَصْنَافُ فَبِيعُوا كَيْفَ شِئْتُمْ إِذَا كَانَ يَداً بِيَدٍAltın altınla, gümüş gümüşle, hurma hurmayla, buğday buğdayla, tuz tuzla, arpa arpayla peşin ve eşit olarak değiştirilsin. Bu sınıflar farklı olunca, istediğiniz gibi peşin olarak alışveriş yapın.” [Buhari ve Müslim, Ubade İb es-Sâmit kanalıyla rivayet ettiler.]

Nâss, bu faizli sınıflar farklı olduğunda, bunları istediğiniz gibi satabileceğiniz, yani, eşit olmasının şart olmadığı hususunda gayet açıktır; ancak teslim almak şarttır. “Sınıflar” lafzı, tüm sınıflar yani altı sınıf için genel olarak gelmiş olup bir nâss olmadıkça bunlardan hiçbiri istisna edilmez ki zaten nâss da yoktur; dolayısıyla hüküm, değişim (mübadele) değerleri ve fiyatları farklı olduğu sürece buğdayın arpayla, buğdayın altınla, arpanın gümüşle, hurmanın tuzla, hurmanın altınla, tuzun gümüşle ve benzerlerinin caiz olmasıdır; ancak peşin olacak, yani borçla değil. Dolayısıyla altın ve gümüş için geçerli olan, (para, yani fiyatlar ve ücretler olarak kullanılması) illetinin birleşmesinden dolayı kağıt paralar için de geçerlidir.” Bitti.

Altın alım satımında bu internet aracılığıyla tedavülün nasıl yapıldığı incelendiğinde, teslim almanın veya ödemenin (settlement), sözleşme tarihinden itibaren bir veya iki gün geciktiği ortaya çıkmıştır... Bu da üzerinde icma edilen ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğu nâssa aykırıdır: يداً بيدPeşin olarak.” Buhari Bera İbn Azib’den şöyle dediğini tahric etmiştir: Biz Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e bunun hakkında sorduk, o da şöyle dedi: مَا كَانَ يَداً بِيَدٍ فَخُذُوهُ وَمَا كَانَ نَسِيئَةً فَذَرُوهُPeşin olanı alınız; veresiye olandan vazgeçiniz.” Müslim, Malik İbn Evs İbn Hadesân’dan şöyle dediğini tahric etmiştir: Ömer İbn Hattab’ında bulunduğu bir toplantı yerine: “Bu paraları kim değiştirmek ister diyerek geldim.” Talha İbn Ubeydullah: “Elindeki altınları getir bize göster bakalım sonra onun değerindeki gümüşü hizmetçimiz gelince sana verelim” dedi. Bunun üzerine Ömer: Hayır vallahi olmaz ona gümüş paraları hemen vererek altını da ondan peşin olarak hemen alacaksın; çünkü Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: الْوَرِقُ بِالذَّهَبِ رِباً إِلَّا هَاءَ وَهَاءَ... “Altını gümüş ile değiştirmek peşin olmadıkça ribadır…”

Buna göre Euro, Dolar ve diğer para birimlerinin internet üzerinden tedavülü, hemen-peşin olarak teslim alma olmadığından dolayı caiz değildir.) Soru-cevaptan alıntı bitti. Umarım bu kadarı yeterli olmuştur. En iyi bilen ve hüküm veren Allah’tır. H. 11 Rabiu’l Ahir 1446, M. 14/10/2024] Önceki cevapta zikredilenler bitti…

Buna göre tedavül, yukarıda açıkladığımız gibi olduğu sürece sahih değildir; dolayısıyla sözleşme, yukarıda geçen işi yapmak için olduğu sürece de sahih değildir.

Benim bu meselede tercih ettiğim görüş budur. En iyi bilen ve hüküm veren Allah’tır. 

Kardeşiniz

Ata İbn Halil Ebu Raşta

H. 11 Cumade’l Ûla 1447

M. 02/11/2025

Cevaba, Emir’in (Allah onu korusun) web sitesinden bağlanabilirsiniz:

https://www.facebook.com/ataabualrashtah1942/posts/122159054330716841

Devamını oku...

Okçular Tepesini Terk Etmeyin… Allah’ın İzniyle Zafer Yakındır!

  • Kategori Makaleler
  •   |  

Okçular Tepesini Terk Etmeyin… Allah’ın İzniyle Zafer Yakındır!

Gazze'nin yaptığı şey, sadece askeri bir çatışma ya da sınırlı bir tepki değildir; aksine Yahudi varlığını derinden sarsan bir deprem, onun acziyetini ortaya çıkaran, müttefiklerini şaşkına çeviren ve sözde prestijini paramparça eden bir dönüm noktasıdır. Gazze'deki mücahitler, tüm ümmet için bir savaş başlattılar ve düşmanın silah cephaneliğine, Batı'nın desteğine ve hain Arapların örtüsüne rağmen onun örümcek ağından daha zayıf olduğunu kanıtladılar.

Gazze, bu sallantıda olan varlığı sarsmış ve onu şu acı gerçekle karşı karşıya bırakmıştır: Trump onu ne kadar süslerse süslesin ya da tabi rejimlerdeki yardımcıları onu ne kadar canlandırırsa canlandırsın, onun güvenliği ve hayatta kalma şansı yoktur. Belki de tüm bu planların, müzakerelerin ve ateşkeslerin gerçek hedefi, ölmekte olan varlığı kurtarmak, direnişin elinden esirleri geri almak ve silahsızlandırarak direnişi parçalamak için yapılan çaresiz bir girişimden ibarettir. Ancak direniş kararının bir güç kaynağından kaynaklandığını ve silahlarını teslim etmenin asla gerçekleşmeyecek bir yanılsama olduğunu anladıklarında şok oldular.

Başta Trump ve adamları olmak üzere yeryüzünün tiranları, şeytani planlarının çizdikleri gibi ilerleyeceğini düşündükleri bir zamanda mücahitler, zayıflık anında değil, güçlü ve kudretli bir şekilde hareket ederek, korkakların değil galip gelenlerin güveniyle, taviz verenlerin değil, kararlı olanların izzetiyle esirlerle birlikte geldiler. Başları dik bir şekilde esirleri teslim etmeye gelerek düşmana ve onun varlığına korku saldılar ve kararın uzlaşmacıların veya ajanların elinde değil, kendi ellerinde olduğunu teyit ettiler.

Netanyahu, Trump ve yandaşlarına yönelik yankı uyandıran şu mesajı verdiler: Savaşın ne zaman başlayacağına ve ne zaman biteceğine biz karar veririz; toprak ve silahlar bizim elimizde ve ihanet edenin elini kesecek olan, bize komplo kuran veya düşmana geçitlerimizi gösteren herkesi hesaba çekecek olan de biziz. Silahlar pazarlık veya müzakere için değildir, aksine dinin ikame edilmesi ve toprakların kurtarılmasına kadar taşıdığımız bir emanet olup esirler ise sadece hainle pazarlık yapılacak olan bir emanettir.

Mücahitlerin bu kadar güçlü bir şekilde ortaya çıkması, durumu onların aleyhine çevirmiştir. Planları başından beri iyi düşünülmüştü ki o da: geçici bir ateşkes, barış vaatleri ve zahiri insani, batını ise aldatma ve kurnazlık olan siyasi tertiplerdir. Böylece onlar, iktidardaki ajanları ve onların arkasındaki normalleşen Araplar aracılığıyla "Trump'ın yeni planına" göre Kassam liderlerini esir almak, her ne pahasına olursa olsun esirleri geri almak, ardından da Gazze'ye yeniden saldırmak, direnişe silahlarını bırakmasını dayatmak ve onun rolünü sonsuza dek sona erdirmek istediler.

Ama Gazze boyun eğmedi, aksine çok muhteşem bir destan sergiledi, Yahudi varlığını sarsarak burnunu toprağa sürtüp geri çekti, onun askeri kırılganlığını ve siyasi parçalanmışlığını ortaya çıkardığı gibi Gazze'yi yüzüstü bırakıp komplo kurmak dışında hiçbir şey yapmayan hain rejimlerden oluşan avenelerini de ifşa etti.

Evet, Gazze Yahudi varlığını tüketmiş, onu ifşa etmiş ve ümmete şu dersi vermiştir: Ümmetin Gazze'nin dışından, orduların kışlalarından, Allah yolunda cihat etmek için O'na biat eden adamların cephelerden müdahale etmeleri şartıyla bu varlık kırılabilir ve kökünden sökülüp atılabilir. Onların bu kadar güçlü bir şekilde ortaya çıkmaları aynı şekilde ümmete şu mesajı vermiştir: Gerçek kararlılık işte budur; o halde bu kararlılığı yüzüstü bırakmakla veya tarafsızlıkla zayi etmeyin, sözle değil eylemle onları destekleyin ve ordularınızı zincirleyen ve azimetinizi boğan rejimleri kaldırıp atın; çünkü mesele sizin elinizde olup artık kararlı olmanın zamanı gelmiştir.

Evet, Yahudi varlığı bugün sendeliyor; ancak o, geçici yıpratma darbeleriyle değil, ümmetin indireceği bir darbeyle, dahası kararlı bir saldırıyla yıkılacaktır. Gazze'de olanlar geçici olarak durmuş olsa bile, ancak safları seferber etmek, sözü birleştirmek ve ümmetin geri kalanının, rolünün henüz gelmediğini ve Gazze öncü olsa da ölümcül darbeyi vuracak olanın ümmetin bedeni olduğunu öğrenip uyanması için bir fırsattır.

Sanki onların lisanı halleri şöyle demektedir: Ey mücahitler, okçu tepesini terk etmeyin ve sakın siyasetin cilasına aldanmayın; çünkü savaş henüz bitmedi, düşman pusuda bekliyor, komplo devam ediyor ve bu fırsat kaçırılmaz. Şunu biliniz ki; Allah'a hamdolsun Gazze'nin mücahitleri, İslam ümmetinden hiç kimseye saldırmamış, hiçbir Müslümana zulmetmemiş, dinlerini veya ümmetlerinin davalarını satmamışlar, aksine ümmetin baş düşmanına karşı silahlarına sarılmışlar ve yöneticilerin ve orduların terk ettiği geçitlerde durmuşlardır.

Belki de onların heybetlerinin, kararlılıklarının ve soğukkanlılıklarının sırrı budur; şüphesiz Allah, niyetinde samimi olan, cihadında muhlis olan, Yahudilerle olan savaşın sınırların ya da partizan bayrakların savaşı değil, ümmetin savaşı olduğunu bilen birini asla yalnız bırakmaz. Her kim Allah’a karşı doğru sözlü olursa Allah da ona karşı doğru sözlü olur ve her kim de yaratılanlara zulmetmezse Allah’ın izniyle yardım edilenlerden olur. إِنْ تَنْصُرُوا اللَّهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْEğer siz Allah’ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.” [Muhammed 7]

Evet, olan biteni derinlemesine anlamak işte budur. Bugün Yahudi varlığı, Trump ve onun gibi kafir Batılı tiranlar; planlar, müzakereler ve şüpheli anlaşmalar yoluyla ne kadar onu canlandırmaya ve parlatmaya çalışırlarsa çalışsınlar, siyasi, askeri ve psikolojik olarak sonlarını yaşamaktadır.

Nitekim bu varlık caydırıcılığını kaybetmiş, prestiji düşmüş ve ne uçakları ne de savaş gemileri olan küçük kuşatılmış bir direniş karşısında kırılganlığı ortaya çıkmıştır; zira bu direniş, varlığın temellerini sarsarak ordusunu küçük düşürmüş ve tüm dünyaya onun zayıflığını ifşa etmiştir. Bugün gördüğümüz şey geleneksel bir savaş değildir, aksine bir sınır çatışması değil varoluşsal bir çatışmadır; yani İslam ümmeti ile Batı'nın ümmeti parçalamak ve birliğini engellemek için hazırladığı sömürgeci projesi arasındaki bir çatışmadır.

Ümmetin orduları bunun için harekete geçsin diye onlara diyoruz ki: Kalplerinizin harekete geçmesinin zamanı gelmedi mi? Kılıçlarınızı kardeşlerinizin yüzüne sallamak yerine, düşmanlarınızın göğsüne saplamanın zamanı gelmedi mi?

Ey ümmetin orduları; Gazze bugün sizlere, feryadı figan ederek değil, izzetli ve onurlu bir şekilde çağrıda bulunuyor. Düşmanlarınız açıkça savaş ilan ettiler, kadınlarınızı ve çocuklarınızı öldürdüler, kardeşlerinizin evlerini yıktılar; buna rağmen yöneticileriniz hala bu aşağılanmayı alkışlamaya ve karanlık odalarda komplo kurmaya devam ediyorlar; bakın işte -onların en büyük destekçisi- Trump, iğrenç planını başarısız kıldığı, esirlere yönelik komplosunu ifşa ettiği ve Yahudi varlığını bir kez daha parlatma fırsatını elinden aldığı için Gazze'yi yok etmekle tehdit ediyor.

Ey ümmetin orduları: Bu sizin için bir fırsattır; bakın işte Yahudi varlığı verdiği sözleri bozup halkınızı katlettiği gibi Trump da Gazze'yi yok etmekle tehdit ediyor; bu yüzden yeter artık sessiz kaldığınız, yeter artık tereddüt ettiğiniz ve yeter artık Allah'ın düşmanlarına hizmet ettiğiniz! Hain rejimleri kaldırıp atmanız, Müslümanların Halifesine biat etmeniz ve Filistin'i ve işgal altındaki tüm İslam beldelerini kurtarmak için tek bir sancak altında harekete geçmeniz için önünüzde tarihi bir fırsatı vardır.

Vallahi eğer bunu yaparsanız, sadece Gazze değil, tüm ümmet sizin arkanızda duracak, Melhame-i Kübra (büyük savaş) başlayacak, varlık ortadan kalkacak ve yeniden Hilafet dönemi başlayacaktır.قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللَّهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنْصُرْكُمْ عَلَيْهِمْOnlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi onlara galip kılsın.” [Tevbe 14]

Onlara ne mutlu ve Yahudi varlığını kökünden söküp atıp ümmeti birleştirecek ve Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in İsra'sını kurtaracak Hilafeti kurarak tam zaferi elde edene kadar onların izinden gidenler de ne mutlu.وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَنْ يَكُونَ قَرِيباً Ne zamanmış o?” diyecekler. De ki: “Yakın olsa gerek!” [İsra 51]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdul Mahmud El-Amiri – Yemen

Devamını oku...

Ey Fidan! Her Türlü Fedakarlığa Hazırsanız, O Halde Haydi Ordularınızı Filistin’e Doğru Yürütün!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Ey Fidan! Her Türlü Fedakarlığa Hazırsanız, O Halde Haydi Ordularınızı Filistin’e Doğru Yürütün!

Haber:

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İstanbul’da Endonezya, Pakistan, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Ürdün’den bakanların katılımıyla düzenlenen Gazze konulu Bakanlar Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada “Barış için her türlü fedakarlığa hazırız. “İsrail” ateşkesi ihlal ediyor. Ateşkesten bu yana İsrail 250’ye yakın Filistinli’yi öldürdü.” dedi. (03.11.2025 Hürriyet)

Yorum:

Özelde Filistinliler genelde Müslümanlar için hiçbir faaliyette bulunmayan, onlara yapılan katliam ve soykırımı durdurmak için parmaklarını bile kıpırdatmayan ajan ve uşak yöneticilerin, içi boş açıklamalar yapmalarına, bir araya gelip çay ve kahve partisinden sonra dağıldıklarına artık ümmet alıştı. Onlardan zaten boş açıklamalar dışında da bir beklenti içerisinde değiller. Fidan’ın ihanet toplantısından sonra yaptığı ve yukarıda alıntıladığım küçücük bir açıklaması bile çelişkilerle dolu. Hem her türlü fedakarlığa hazırız diyor hem de ateşkesten bu yana Yahudilerin 250’ye yakın Filistinli’yi “öldürdüğünü” söylüyor. Madem her türlü fedakarlığa hazırsınız, hadi o zaman ateşkesten bu yana 250 Filistinli’yi şehit eden ucube Yahudi varlığına karşı askerlerinizi seferber edin. Şehit edilen 67 bin Filistinli’yi saymıyorum bile. Fedakârlık yapmak demek, çıkıp Filistin ve Filistinliler için üç beş kelime etmek değildir. Fedakârlık yapmak demek, orduların harekete geçirilmesiyle karşılaşacağımız her türlü güçlük ve sıkıntıya göğüs germek demektir. Fedakârlık, mutant Yahudi varlığının ihlallerini ve şehit ettiği insanları saymak demek değildir. Fedakârlık, Yahudi varlığının şehit ettiği Müslümanların intikamını almak için ordular gönderilmesi nedeniyle maruz kalınan dünyanın ambargosuna katlanmak demektir. Fedakârlık, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve Mutasım gibi bir tek Müslümana yapılan zulmü bile karşılıksız bırakmamak demektir. Fedakârlık, hilkat garibesi Yahudi varlığını mücahitlerden korumak ve işgalini pekiştirmek için “barış gücü” adı altında asker göndermek demek değildir. Aksine bu, fedakârlık değil katıksız ihanettir!

Yahudi varlığına acı verecek ve kökünü kazıyacak eylemler yaptığınızda, Filistin için gerçek bir fedakârlık yapmış olursunuz. Bunun dışındaki her şey, faso fisodur, fedakârlık değildir. O halde ümmet ve şehit edilen Filistinliler için gerçek bir fedakârlık yapmak istiyorsanız, ordularınızı hemen harekete geçirin.

Diğer yandan İslam ülkelerinin ajan ve uşak yetkililerinden birkaçıyla Trump’ın hain planını hayata geçirmek için İstanbul’da toplanmanız her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olduğunuzu göstermez. Bundan önceki sayısız toplantılarda da Filistinliler için her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olduğunu söylediniz. Ama toplantıdan sonra yaptığınız birkaç açıklama dışında fedakârlık namına hiçbir şey yapmadınız, hiçbir adım atmadınız. Gazze ve Filistin’de 67 bin Müslümanın şehit edilmesine, yüz binlercesinin de yaralanmasına bile bile göz yumdunuz. O yüzden sizin İstanbul’da toplanmanızın amacı, Filistin ve Filistinliler için neler yapabileceğinizi konuşmak değildir, aksine Yahudi varlığını nasıl koruyabileceğinizi, Trump’ın hain planı doğrultusunda onu bölgeye nasıl entegre edebileceğini tartışmaktır. Asker göndermek istediğiniz “Barış Gücü”nün amacı bu değil mi?

Siz ancak Amerika ve Trump’ın hain planı uygulamak için her türlü fedakarlığı yapabilirsiniz. Amerika için yaptığınız ve yapacağınız en küçük bir fedakarlığı bile ümmet için yapmış olsaydınız, ümmet sizi bağrına basardı. Ama maalesef Gazze olayı nedeniyle siz bir vadidesiniz, ümmet de bir başka vadide.

Tarih gösterdi ki ümmet için gerçek bir fedakarlığı yapabilecek tek bir merci vardır: Hilafet. Hilafet olmadığı sürece Müslümanlar, başlarındaki bu hain ve ajan yöneticiler nedeniyle dünyanın her tarafında elim acılar ve musibetlerle karşılaşmaya devam edeceklerdir. Bugün Gazze, Sudan ve Yemen, yarın neresi olacak kim bilir! 

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ercan Tekinbaş

Devamını oku...

Laik Pozisyonlarda Bulunan Bir Başka Müslüman, Bir Güç Değil, Aksine Partizan Bir Önyargıdır

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Laik Pozisyonlarda Bulunan Bir Başka Müslüman, Bir Güç Değil, Aksine Partizan Bir Önyargıdır

Haber:

Washington Post gazetesi, Hintli Müslüman kadın Ghazala Hashmi’nin ABD'nin Virginia eyaletinde ilk siyasi kampanyasını başlattığını bildirdi.Makalede, Müslüman kadının Virginia Vali Yardımcısı seçilmesi halinde, eyalet düzeyinde göreve gelen ülkedeki ilk Müslüman kadın olacağıyla övünülüyor.

Makalenin yanında, seçim kampanyası kapsamında Gordwara Hindu tapınağında selfie çekerken çekilmiş fotoğrafları yayınlandı.

Hindu temsilcisi Joginder Jaswant Singh (Demokrat – Ludhiana) bunu överek şöyle dedi: “Kendisi tüm eyalet düzeyinde görev alan ilk Hintli kadın olacak. Ülkenin geri kalanı için, Virginia'nın çeşitliliği kucaklayabilecek bir konumda olduğumuzu, bağnazlık temelinde bölünmeyeceğimiz gerçekten göstermiş oluyoruz.”

Ghazala, seçim kampanyasının ardındaki itici gücün inancı ve etnik kökeni olmadığını ifade ediyor.Ghazala, herhangi bir şeyi ilk başlatan kişi olmak için değil, Donald Trump yönetiminin kaos olarak tanımladığı duruma karşı ilk engel mesabesinde olmak için yarı zamanlı vali yardımcısı pozisyonunu için çalışıyor.Tarihsel olarak, “Ghazala Hashmi bir Amerikan ismidir” sloganı altında bir kampanya başlattı ve göçmen seçmenleri çekmeye ve ülkedeki demografik değişikliklere ayak uydurmaya çalıştı.

Şu anda, vizyonuyla tarih yazmasını isteyen Güney Asyalılar ve Müslümanların desteğini alırken, dinini istismar eden Cumhuriyetçilerin ise saldırılarına maruz kalıyor.

Bu saldırılar genellikle, New York Belediye Başkanlığına aday olan ve aynı zamanda Hint kökenli Müslüman bir göçmen olan Zohran Mamdani ile bağlantılıdır.

2018 yılında, Rashida Tlaib (Michigan Demokrat Partisi) ve Ilhan Omar (Minnesota Demokrat Partisi) temsilcileri Kongre'ye giren ilk iki Müslüman kadın olmalarından bu yana, küçük ama giderek büyüyen bir liste, seçilmiş pozisyonları kazanmıştır.

Jettpack Kaynak Merkezi ve Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi'nin yayınlamış olduğu son verilerine göre, 2023 yılına kadar 95 Müslüman kadın seçilmiştir.

Ayrıca Güney Asyalılar da son yıllarda siyasi etkilerini giderek güçlendirmişlerdir; zira Hint kökenli en az altı Amerikan üye, “Samosa Grubu” içinde Kongre'ye katıldıkları gibi en yeni üyesi Kuzey Virginia'dan Demokrat Parti milletvekili Suhas Subramanyam da dahil olmak üzere kendilerini bu şekilde adlandırıyorlar.

Rogers Üniversitesi hukuk profesörü ve The Racial Muslim kitabının yazarı Sahar Aziz, “Ancak bunlar normal koşullar değil” yorumunda bulunmuştur. Aziz şu eklemede de bulunmuştur: “Bir Müslüman her ne zaman bir makam için aday olsa, seçim kampanyaları aracılığıyla cezalandırılmayla karşı karşıya kalmakta ve fiziksel güvenliğine yönelik saldırılardan ve tehditlerden korkmaktadır.”

Kongre üyesi olan Tlaib ve Omar gibi önde gelen Müslüman politikacılar, “teröristler” veya anti-demokratlar olarak yaftalanmaktadır.Zira 2021 yılında, Virginia Valisi Yardımcısı pozisyonu için düzenlenen bir tartışmanın organizatörleri, ön seçimlerdeki tek Müslüman adaya, seçilmiş görevini üstlenmesinin önünde dininin engel teşkil etmeyeceğini garanti edip edemeyeceğini sorduktan sonra özür dilemişti ki bu soru, diğer adaylara sorulmamıştı.

Yorum:

Bu makalede İslam ile ilgili birçok çelişki söz konusudur ve bunların hepsinin tek tek ele alınması gerekiyor.

1- İç ve dış politikasında Müslümanları öldürmeyi ve İslam'ı ortadan kaldırmayı amaçlayan bir rejimi temsil eden ilk Müslüman kadın olmak, İslam zihniyetinde takdirle karşılanacak bir şey değildir.Bu, sadece kadınların siyasi iktidarı ele geçirmelerine ilişkin hükümler sebebiyle değil, aynı zamanda İslam'ın düşmanlarının desteklenmesi, İslam konusunda taviz verilmesi ve İslam'a hakaret edilmesi nedeniyle açıkça haram olan ve Allah Azze ve Celle katında kerih görülen bir şeydir. لَّا يَتَّخِذِ الْمُؤْمِنُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِن دُونِ الْمُؤْمِنِينَ وَمَن يَفْعَلْ ذَٰلِكَ فَلَيْسَ مِنَ اللَّهِ فِي شَيْءٍ إِلَّا أَن تَتَّقُوا مِنْهُمْ تُقَاةً وَيُحَذِّرُكُمُ اللَّهُ نَفْسَهُ وَإِلَى اللَّهِ الْمَصِيرُ Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiçbir değeri yoktur. Ancak kâfirlerden gelebilecek bir tehlikeden sakınmanız başkadır. Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Dönüş yalnız Allah’adır.” [Al-i İmran 28]

2- Müslümanların hayali iktidar pozisyonlarına entegre olması, aslında egemen laik ve kapitalist fikirler lehine İslam'dan taviz vermek demektir.Bu şekilde Müslümanlar, İslam'ın (Kur'an ve Sünnet) bir kısmına tabi olup diğer kısmını terk etmeleri yoluyla İslam'ın gerçek mahiyetini baltalamak için kullanılmaktadır. Bu şekilde, “kurdun” sahte liderliği, İslami “koyun” kisvesi altında gizlenmektedir!

3- Dünya düzeyindeki diğer Müslümanlar arasında bölünme oluşturmak ve Allah Subhanehu ve Teala'ya tam bağlılık konusunda nefret uyandırmak için İslam'ın gerçek versiyonunun Amerikan versiyonunun arkasına gizlenmesidir.“Yenilenmeyi” kabul etmeyen herkes aşırıcıdır ve ulusalcı olmayan biri olarak teşhir edilmesi gerekir.Böylece milliyetçilik, asli akidenin (İslam akidesinin) yerini almış olacaktır.

4- İlkelerinden taviz veren Müslümanların alay konusu olduğu bir sır değildir ve temiz fikirleri küfür fikirleriyle değiştirenleri Allah Subhanehu ve Teala zelil kılacaktır. Hintli Müslümanlara işaret eden “Samosa” da bunun bir yansımasıdır.

5- Müslüman kadınlar, bu sözde “özgür” demokratik ülkelerde gerçek bir tehlikeyle karşı karşıyadırlar. Bu yüzden Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ardından Kerim Sahabelerin miras aldığı doğru siyasi temelleri uygulayacak olan Hilafet olmadıkça güven ve onur olmayacaktır.

Bu açıklamalar, hak olana karşı sadece kin ve nefret besleyen insanlar tarafından yazılmış bir senaryoda yer olan oyuncuların tiyatrosunu ve saçmalığını reddetmek için yeterlidir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İmrane Muhammed

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER