Salı, 25 Cumade’s Sânî 1447 | 2025/12/16
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Şok Edici Gerçekler, Ümmetin Ordularının Derhal Harekete Geçmesi İçin Bir Çağrı Başlatmalıdır!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Şok Edici Gerçekler, Ümmetin Ordularının Derhal Harekete Geçmesi İçin Bir Çağrı Başlatmalıdır!

Haber:

Filistin İnsan Hakları Merkezi, modern çağda insanlara ve onların onuruna karşı işlenebilecek en iğrenç suçlardan birini belgelemiştir. Son haftalarda Merkezin personeli, Yahudi varlığının hapishanelerinden ve gözaltı kamplarından yakın zamanda serbest bırakılan Gazze Şeridi'nden bir dizi Filistinli tutuklulardan yeni ifadeler toplamış ve tecavüz, soyunma, zorla filme alınma, işkence aletleri ve köpekler kullanılarak cinsel saldırı da dahil olmak üzere sistematik ve organize bir cinsel işkence uygulamasının yanı sıra insan onurunu ezmek ve bireysel kimliği tamamen silmek amacıyla kasıtlı olarak yapılan psikolojik aşağılama uygulamalarını ortaya çıkarmıştır.(Sama News)

Yorum:

Merkez, bu iğrenç ve acımasız uygulamalara maruz kalan bazı kişilerin tüyler ürpertici hikayelerini anlatmaya devam etmiş ve bu hikayelerin onda biri bile, ümmetin ordularının ve muhlis subaylarının kanını kaynatmak ve kardeşlerini ve bacılarını desteklemek amacıyla harekete geçmesi için yeterlidir.

Gazze'ye yönelik savaşın durmasından veya bazı biçimlerinin sona ermesinden bu yana işgalin, Gazze'ye ve erkekler, çocuklar ve kadınlardan oluşan halkına karşı işlediği suçların boyutu ortaya çıkmıştır; bu da Yahudilerin sadece güvenliği sağlamak ve sınırlarını korumak için savaşmadıklarını, aksine İslam ve Müslümanlara karşı nefret ve öfkeyle dolu bir savaş yürüttüklerini ve bu savaşın kurbanlarının da Gazze halkı ve tüm Filistin olduğunu teyit etmektedir. Peki Yahudi lideri Netanyahu ve onun suç ortağı Trump'ın bahsettiği güvenlik ve emniyeti sağlayan şey, esirlerin, kadınların ve mazlumların tecavüze uğraması, aşağılanması ve işkence görmesi midir?

Tüm medeni ve ahlaki değerlerini yitirmiş varlıklardan kaynaklanabilecek bu tür bir vahşet ve sadizm, Netanyahu ve Trump'ın bahsettiği barış ve güvenliğin hakim olduğu bir Ortadoğu'nun oluşturulmasına nasıl katkıda bulunabilir ki?!

Özellikle son iki yılda Filistin halkına karşı işgalin tüm uygulamalarıyla tutarlı olan bu suçlar ve zulümler, Amerika ve Filistin'deki Yahudi varlığının sorununun siyasi veya güvenlikle ilgili değil, aksine akidevi olduğunu ve kalplerinde olanı dışa vurmak için 7 Ekim 2023 olaylarını bir fırsat olarak gördüklerini teyit etmektedir; tıpkı Amerika'nın daha önce 11 Eylül 2001 olaylarını, dünya çapında İslam'a ve Müslümanlara karşı savaş açmak için kullanması gibi.

Hakeza trajediler devam etmekte ve kayaları ağlatan, taşları konuşturan hikayeler ve sahneler görülmekte ve bu da ümmetin ordusunda muktedir olan herkesi, bunlara son vermek için hemen harekete geçmeye çağırmaktadır ki böylece ordular, Filistin'i ve gasp edilmiş tüm Müslüman ülkeleri kurtarmak ve iki milyarlık bir ümmetin izzetini, onurunu ve iktidarını yeniden kazandıracak Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurmak için harekete geçebilsin. Allahu Teala şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انفِرُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الأَرْضِ أَرَضِيتُم بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الآخِرَةِ إِلاَّ قَلِيلٌEy iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda savaşa çıkın!" denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır.” [Tevbe 38]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müh. Selahaddin Adada

Devamını oku...

Daveti Taşımak ve Peygamberlerin Risaleti

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Daveti Taşımak ve Peygamberlerin Risaleti

İslami hayatı yeniden başlatmaya yönelik daveti gerçek anlamda taşımak önemsiz bir mesele veya bir lüks değildir; aksine büyük bir emanet ve daveti taşımayı kabul eden kimsenin üzerine vacip olan bir husustur. Davet taşıyıcısının, adil ve bilinçli olması, Allah'a tevekkül etmesi, hak sözü yüceltme yolunda sebat etmesi ve makam ve mevki gözetmeden, aksine Rabbinin rızası gözeterek ve karşılığını sadece O'ndan bekleyerek hayatın her alanında İslam'ın metodunu açıklaması gerekir. Davet taşıyıcısı, ecrini Allah'tan alır, basiret üzere Rabbine davet eder ve Rabbi de onu gözetir ve korur.

Davet taşıyıcısının karşılaştığı imtihan yeni bir şey değildir; zira nebiler ve peygamberler, alay, işkence ve hapis cezasına maruz kaldılar ama asla zayıflık gösterip pes etmediler, aksine sabır gösterdiler ve Allah'a tevekkül ettiler. Sonra her kim, rıza gösterip sabrederek ve karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek bu risaleti taşırsa, şartlar ne kadar çeşitli olursa olsun Allah onu gözetip koruyacaktır.

Tevhid ve yönetim birliğinin şemsiyesi Hilafet

Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet, Müslümanları siyasi olarak birleştiren ve şeriatı tatbik etmek için şerî çerçeveyi oluşturan bir devlettir; bu devlette insanlar, Allah'ın indirdikleriyle yöneten tek bir İmamın yönetimi altında bir araya gelecek ve ümmetin hakları, onuru ve siyasi, ekonomik ve içtimai olarak özgürlüğü geri kazanılacaktır.Ümmetin düşmanları bu gerçeğin tehlikesini fark ettiler; bu yüzden onu parçalamak ve asabiyetçiliği, mezhepçiliği ve yapay sınırları yaymak için çalıştılar ve bunu da kontrol ve hegemonya gibi gerçek amaçlarını gizleyen uluslararası kurumlar, yasalar ve kurumsal yapılar aracılığıyla yaptılar.

Hilafetin kurulmasına davet etmenin haklılığı

Hilafetin yıkılmasının ve “ulusal sınırlar” ve “ulusal sistemler” bahanesiyle İslam beldesinin işgal edilmesinin ardından Hilafetin yeniden kurulması, imanı üzere sebat eden ve ümmetin parçalanması ve otoritesinin çökme tehlikesini görenler için şerî bir vacip haline gelmiştir. Müslümanların otoritesini yeniden tesis etmeye davet etmek şerî bir hüküm olup ümmeti kurtarmak ve onun konumunu yeniden tesis etmek için Kitap ve sünnette geçen hükümlerin tatbik edilmesine davet etmektir. Nitekim Allah, amel işleyen müminleri yeryüzünde egemen kılacağına dair vaatte bulunmuştur; bu ise nebevi sünnette geçtiği gibi iman edip salih amel işleyenlere Nübüvvet Minhacı üzere Hilafetin kurulacağına dair bir vaattir.

Davet taşıyıcısının özellikleri ve çalışmanın keyfiyeti

Davet taşıyıcısı samimi olup ne ticaret ne de alışveriş onu Allah'ı anmaktan alıkoymaz. O kararlı bir mümindir ve insanlar arasında hakkı açıklamak, bilinçlendirmek, eğitmek ve tanzim etmek için çalışır ve kişisel makamı ve geçici dünya zevki için çalışmaz. Yol engebeli ve zorluklarla doludur ancak Allah'a tevekkül edip O'nun rızasını tercih edenler için kolaydır. Davet taşıyıcısının, siyasi olarak bilinçli olması ve düşünce metodolojine sahip olması gerekir ve dünyaya İslam akidesi perspektifinden bakar ve İslami metoda dayalı siyasi bir proje inşa etmek için kendini fikri ve pratik olarak hazırlar.

Allah insanlara, hakkı bilip ona tabi olmaları ve batılı bilip ondan kaçınmaları için elçiler göndermiştir; ayrıca hakkı batıldan ayırabilsinler diye insanlara rahmet olarak kavmine peygamberler ve elçiler göndermiştir. Yine Allah, alemlerin Rabbinin azim Kitabı’nda açıkladığı gibi insanlara arka arkaya peygamberler göndermiştir: ثُمَّ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا تَتْراًSonra Biz peygamberlerimizi birbiri ardınca gönderdik.” [Müminun 44]

Hakikatte insanlara daveti taşımak, peygamberlerin amelidir; zira peygamberler, insanları yaratıp dünya ve ahirette onlara faydalı olan şeyi en iyi bilen yaratıcıları Allah’ın indirdikleriyle onları siyaset edip yönetiyorlardı. Nitekim peygamberler, eziyete, alaya, küçümsemeye, işkenceye, hapse, hakarete ve her türlü imtihanlara maruz kaldılar ancak Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zayıflık göstermediler ve boyun eğmediler. Günümüzde gördüğümüz gibi peygamberlerin düşmanları, paraya, güce, otoriteye, her türlü medya ve ekonomik olarak tüm araçlara sahip oldukları gibi nüfuz sahibi, yağcı, aldatıcı ve ikiyüzlüdürler.

Resullerin ve peygamberlerin silahı sabır, güzel bir şekilde Allah'a tevekkül etmek ve her şeye rağmen O'nun dinini tamamlayıp onu insanlara tebliğ edeceğine olan imanıydı. Böylece risaletlerini tebliğ ettiler ve kavimlerini uyardılar.

Nitekim Allah Subhanehu Kitabı’nda, her zaman ve mekandaki tüm meselelere ve sorunlara yönelik çözümleri açıklamıştır: وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ تِبْيَاناً لِكُلِّ شَيْءٍAyrıca bu Kitab’ı da sana, her şey için bir açıklama olarak indirdik.” [Nahl 89] . مَا فَرَّطْنَا فِي الْكِتَابِ مِنْ شَيْءٍBiz o kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.” [En’am 38]

Düşmanlarımız, ümmeti birleştiren, onu bir araya getiren ve onun gücünü birleştiren bir güç olarak Hilafetin tehlikesini fark ettiler; bu yüzden Müslümanları bölmek amacıyla Hilafeti yıkmak için çalıştılar; çünkü Hilafet, Müslümanları birleştiren ve bir araya getiren bir şemsiyedir; bu yüzden düşmanlarımız, uluslararası konferanslar düzenlediler ve uluslararası hukuk, uluslararası güvenlik, sağlık, bilim, kültür ve ülkelere yardımlar adına uluslararası kurumlar ve kuruluşlar kurdular. Ancak tüm bunların hedefi, tüm ülkeleri, özellikle de İslam beldelerini kontrol etmek ve üzerinde nüfuz sahibi olmaktı.

Dolayısıyla Müslümanların otoritesini (sultanını) yeniden tesis etmek için daveti taşımak, Hilafetin yıkılmasının ve emirlerin, ilk cahiliye fiillerinden kaynaklanan iğrenç asabiyetçilik, milliyetçilik ve vatancılık yüzünden parçalanmış bölgelerin yönetimini üstlenip Müslümanların düşmanları tarafından ve onların denetimi ve liderlikleri altında küfürle yönetilmesinin ardından şerî bir vacip olmuştur.

Allah bize, gücümüz ve takatimiz dışında hiçbir şey yüklemez

Bu günlerde ümmet, dağların bile taşımaktan çekindiği ve akıllı ve sağduyulu birinin şaşkınlıkla baktığı büyük hayal kırıklığı, ajanlık ve ihanetle dolu zor ve sıkıntılı olayların içinden geçmektedir. Alemlerin Rabbinin haklarında şöyle buyurduğu adamlar gibi bütün bu zorluklara ve dehşetlere göğüs geren ve Allah yolunda kendi nefislerini satan adamlar var mıdır: رِجَالٌ لَا تُلْهِيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَنْ ذِكْرِ اللهِOnlar, ne ticaret ne de alışverişin kendilerini Allah'ı anmaktan alıkoyamadığı adamlardır.” [Nur 37] Yine alemlerin Rabbinin haklarında şöyle buyurduğu güçlü iman sahibi adamlar var mıdır: رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللهَ عَلَيْهِOnlar, Allah'a verdikleri sözde duran adamlardır.” [Ahzab 23]

Bizler, makam, diploma veya geçici dünya için çalışmayan, mümin gençler ve iman eden erkekler ve kadınlar istiyoruz… Zira onlar, Allah için hiçbir kınayıcının kınamasından korkmayan ve sadece Allah'tan korkan adamlar olup doğru sözle değişen, batılın tepesine bindirip batılın işini bitiren, kalplerinde Rablerini ve peygamberlerini yücelten ve din konusunda aşağılanmaya razı olmayan Müslüman müminlerdir. Peki ya bu Rabbani metot Allah'ın arzında uygulanmaz, aksine Allah katında en önemsiz ve değersiz yaratıklar tarafından O'nun Kitabı ve Rasulü ile alay edilirse ne olacak?

Ey muhlis güç ehli, ey Allah'ın kulları, ey Müslüman orduları içindeki rütbe sahipleri ve ey ümmetin topraklarını ve halkını koruma gücü olanlar:

Şüphesiz sizlerin, hakların iade edilmesi, mezalimin reddedilmesi ve şeriat ile yönetip adaletle somutlaşan devletin kurulması gibi büyük bir göreviniz vardır.Ümmet sizin içinizden, Allah'ın dinine yardım etme ve kullarının üzerinden belayı kaldırmak için vicdan sahibi ve cesur kişilerin ortaya çıkmasını beklemektedir; bakın işte Müslümanların topraklarının her bir yerinde Allah'ın düşmanlarının işlediği birçok felaketi bizim gördüğümüz gibi sizler de görmektesiniz. Bu yüzden sizleri, namaz kılmaya, Allah'ı tesbih etmeye, istiğfar etmeye ve Rabbinize dua etmeye çağırıyoruz.Bunu sizden başka kim yapacak?Bunun önemli ve zor olduğunu sizler gibi biz de biliyoruz; ancak Allah'a tevekkül edip O'nun yardımını arayanlar için kolay bir görevdir.Ayrıca bizler, toprağı, toprağın altını, havayı, denizleri ve nehirleri kontrol etmek için gerekli tüm unsurlara sahibiz; çünkü bizler, Allah'ın lütfu sayesinde galibiyetin ve iktidarın tüm unsurlarına ve nedenlerine sahibiz ve bizler, bu topraklar üzerinde tek bir lideri ve tek bir ordusu olan tek bir ümmettik.

Ümmet, ihanet, ajanlık ve hakların zayi edilmesi gibi zor bir dönemden geçiyor; ancak hakkı tercih eden ve Allah'ın rızasını kabul edenler için bu yol zor değildir; zira onlar, daha öncekilerin taşıdığı gibi risaleti taşıdılar ve insanları, kulların kula ibadetinin karanlıklarından, kulların Rabbine ibadet etmenin nuruna çıkardılar. İşte büyük kurtuluş budur.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا للهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْEy iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasulü’nün çağrısına icabet edin.” [Enfal 24]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Mahmud Said – Mısır

Devamını oku...

Bugün Tüm Yöneticilerimiz, İdam Sehpasına Gitmeli!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Bugün Tüm Yöneticilerimiz, İdam Sehpasına Gitmeli!

Haber:

Bangladeş'teki bir mahkeme, eski Başbakan Şeyh Hasina ve eski içişleri bakanı Asaduzzaman Khan'ı insanlığa karşı işledikleri suçlardan dolayı gıyaben idam cezasına çarptırdı. (El Cezire Net)

Yorum:

Bu mahkeme gıyaben karar verse de, Bangladeş tarihinde bir dönüm noktasını temsil ediyor; zira olay, en üst düzey makamlardaki kişilerin ciddi suçlara karıştıkları tespit edilmesi halinde hesap verebilecekleri mesajını vermektedir. Ancak bu karar, gösterilerde kurbanların ailelerine adaletin gerçekleştiği konusunda bir güvence verse de, ancak diğer yandan mahkemenin tarafsız olmadığı iddialarıyla bölünmeyi güçlendirebilir ve siyasi bir krize yol açabilir; peki uluslararası düzeyde talep edilmesi halinde Hindistan onun iadesini kabul edecek mi?

Tüm bunlar, Bangladeş'te yaklaşan seçimlerle aynı zamana denk gelmekte olup bazı siyasi tarafların diğerlerine karşı baskı kozu olarak kullanılabilir; özellikle de bu karar 2024'te Hasina hükümetinin düşüşünün ardından iktidara gelen, seçilmemiş bir geçiş hükümetinin gölgesinde verilmiş olduğu için.

Bugün, Hasina'nın partisi olan Avami Birliği'nin liderlik boşluğunun ve Bangladeş Milliyetçi Partisi içindeki iç çekişmelerin acısını çektiğini ve mağduriyet durumunu istismar eden yeni bir liderliğin yükselmesi olasılığının olduğunu görmekteyiz.Aksine onun partisi bu bölünmeden dolayı seçimlerde fayda sağlamaktadır. -Her ne kadar zayıf da olsa- uluslararası baskı altında yeniden yargılama olasılığını veya davanın gidişatıyla ilgili yeni koşulların ortaya çıkması olasılığını unutmayalım.

Bu davanın ulaştığı sonuçlara bakmaksızın bugün Bangladeş'te yaşananlar, Hasina'nın yaptığı şeylerin Müslümanların başındaki tüm yöneticiler tarafından yapıldığını göstermektedir.Ne yazık ki uluslararası sistem, Müslümanların kanı pahasına onlar için bir örtü ve kılıf olmuş ve onların ülkeyi yıkmalarına ve insanları öldürmelerine yardımcı olmuştur; tüm bunları ise, Batı'nın hegemonyasını gerçekleştirmek, halkları yağmalama planlarını uygulamak ve başta Allah'ın indirdikleriyle yönetmek olmak üzere ümmeti hayati davalarından uzaklaştırmak için yapmıştır.

Bugün Bangladeş'te yaşananlar, bu davaların adalet meselesi olmaktan ziyade Hasina hükümetinin düşüşünün ardından güç dengesindeki değişimin bir sonucu olduğunu ortaya koymaktadır.Liderlik boşluğunun ve iç çatışmaların yaşandığı bir zamanda konu, siyasi olarak kullanılırken bugün bazı yöneticilerin hesap verdiği suçlar, uluslararası güçlerin çıkarlarına hizmet ettikleri sürece hiç kimsenin dokunmadığı diğer yöneticilerin işlediği suçlarla aynıdır.Bu da Müslüman ülkeleri, Allah'ın şeriatıyla hükmeden ve yöneticinin siyasi uzlaşmalarla değil ciddiyetle muhasebe edildiği bir sistem yerine bağımlılık sistemi içinde yönetildikleri sürece adaletin hakim olamayacağını teyit etmektedir.

İslam ümmetinin halkları, Allah'ın şeriatıyla hükmedilmekten uzak olması nedeniyle büyük bir zulüm ve baskı altında yaşamaktadır.Bu durumdan çıkmamız için, İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışanlarla birlikte çalışmak gerekir; işte Hizb-ut Tahrir bizden önce gelip onlarca yıl ümmete bunu sağlamıştır; bugün ise ümmetin izzet sahibi olduğu ve güç ehlinin, Sa’d ve Halid gibi nusret ehli olduğu konusunda bilinçlendirmek için gerekli olan her şeyi hazırlamıştır...

Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَAllah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.” [Nur 55]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Nebil Abdulkerim

Devamını oku...

Küresel Ekonomik Kriz, Bir Sistem Krizidir!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Küresel Ekonomik Kriz, Bir Sistem Krizidir!

Haber:

BAE'deki Menkul Kıymetler ve Yatırım Sertifikalı Enstitüsü Ulusal Danışma Kurulu üyesi Wadah El-Taha, hükümet ve egemen borç seviyelerinin son yıllarda, özellikle koronavirüs pandemisi sırasında ve sonrasında, resesyon ve gelirlerin düşmesi nedeniyle dünya çapında borçlarda benzeri görülmemiş bir artışa yol açtığı için önemli ölçüde arttığını söyledi.Uluslararası Para Fonu'nun küresel borç veri tabanına göre, Uluslararası Para Fonu'nun 2020 yılında küresel borcun yaklaşık 28 puan artarak küresel GSYİH'nın yüzde 256'sına ulaşacağını tahmin ettiği eklemesinde bulundu.(Independent Arabia)

Yorum:

Geçtiğimiz yıl özel sektör borcunda bir düşüş görülmesine rağmen uzmanlar, gergin ve belirsiz jeopolitik ve ekonomik ortam göz önüne alındığında, bu yüksek borç seviyelerinin finansal sürdürülebilirlik üzerindeki uzun vadeli etkilerine ilişkin endişelerini gizlemiyorlar.

Garip olan bazı uzmanlar bu sorunun çözümü için ekonomik yeterliliği artırmak ve büyümeyi güçlendirmek amacıyla yapay zeka teknolojilerinden yararlanmak da dahil olmak üzere üretkenliği artıran yapısal çözümler gerektiğini düşünüyorlar.Ekonomik sorun aslında mal kıtlığı değildir; zira birçok şirket her yıl satılmayan mallarını imha ediyor; örneğin İngiliz lüks ürün markası Burberry, 2018 yıllık raporunda, geçen yıl 28,6 milyon Sterlin, yaklaşık 31 milyon Avro değerinde ürünü maddi olarak imha ettiğini belirtmiştir.

Hastalığın aslını bilmeye güç yetirememek, ülkelerin küresel ekonomik krizden çıkmak, hatta krizin daha da kötüleşmesini sınırlamak için etkili çözümler bulmaktan aciz kalmanın nedenini açıklıyor.Ekonomik sorunun aslı, servetin dağıtılması keyfiyetini araştırmada yatmaktadır; bu ise kapitalist sistemin tamamen görmezden geldiği bir konudur; bu da krizlerin varlığını, şekli olarak bu krizlerden çıkmaktan aciz kalındığını ve zaman zaman yamalı çözümlerle yetinildiğini açıklıyor.Dolayısıyla kapitalist sistemin uygulanması, haddi zatında ekonomik krizlerin gerçek nedenidir.

Dünyadaki mevcut savaşların ve kuraklık, sel ve diğerleri gibi meydana gelen iklim değişikliklerinin ekonomik krizin nedeni olduğu sözüne gelince; bu doğru olmayan bir sözdür; çünkü meseleye yakından baktığımızda, örneğin ülkelerin onlarca yıldır biriktirdiği borçların dünyada olup bitenlerle varoluşsal bir bağlantısı olmadığını görürüz. Ayrıca doğal afetlerin ve ekonomik istikrarsızlığın bir etkisi olduğu bilinse de, ancak bu durumlarla başa çıkmak için, şu anda dünyada olduğu gibi bunlar, serveti geliştirmek için kullanmanın keyfiyeti hakkında araştırma yapmayı gerektirmez.Burada ilaç şirketleri ve koronavirüs kriziyle nasıl başa çıktıklarını bir örnek verebiliriz. Bu nedenle kapitalist sistem aynı zamanda doğal afetler meydana geldiğinde durumu hafifletmek veya çözüm bulmak konusunda da aciz kalmıştır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Nezir İbn-i Salih – Tunus

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER